keşke kendi dünyanda kaybolmaktan vazgeçip biraz dışarıya çıksaydın; hiç düşünmediğin gibi düşünüp, hiç bakmadığın gözlerle bakıp hayata, hiç görmediğin şekilde görseydin beni... benim hiç düşünmediğim gibi düşünüp, bakıp, gördüğüm gibi... o zaman belki mucizeler yaratabilirdik, belki muhteşem bir hikaye çıkardı bizden, belki kendi hikayemiz olurdu anlatacak...
"dinle ahmak âdem, dinle!
sen görmezsin kendinden başkasını,
ben anlatayım sana işin aslını.
mum gibi yanarsın, şems e ahkam kesersin.
şeytanlık yaparsın, şeytana taş atar da,
körü, topal edersin.
yare yandım dersin, kendine yanarsın!
yarin seni gördükçe soğur gider,
buz olur, dağılır bakışları mumun gölgesinde.
bakmazsın kendi yüzünden başka yüze,
bilmezsin kendi yarandan farklısını,
görmezsin kendi derdinden başkasını!
yar dedikçe yanarsın da;
yar nedir, nerdedir bilmezsin!
seni bekler az ötende,
soğuk sular boşalır yüreğinden;
sen yanarsın, o soğur gider...
bir gün sen erirsin, onun da ömrü biter.