hayatı sorgulamak, suçluyu merkeze götürüp dedektifler gibi sorguya çekmek değildir. öncelikle bunu bi netleştirelim. islami persfektiften bakıldığında eskiler buna tefekkür etmek derlerdi. yani düşünmek. bizim takip etmemiz gereken yol bu. yoksa entel dantellerin içsesi olan vicdanını bastırmak adına sergiledikleri varoluşsal sancılar çekmek isimli felsefik saçmalıklarında kaybolmak değil. kendimizi aldatmayalım. ben neyim kimim, nerden geldim nereye gidiyorum, bu hayatta neler yapıyorum, hangi işlerle meşgulüm, bu işler faydalı mı zararlı mı, bu dünyaya geliş amacım ne, kime ne kadar faydam var, iyi miyim yoksa kötü müyüm, kendime aileme etrafıma içinde bulunduğum topluma ne kadar hizmet edebiliyorum, insanlık adına neler yapabilirim yada yapabildim, beni afedersin ahırda bir domuz (halbuki domuz da allahı zikreder ve cenabı hakkın kendisine yüklemiş olduğu vazifeyi layıkıyla yerine getirir) olarak değilde bir insan olarak yarattıysa eğer bunun karşılığında benden ne bekliyor, benim sahibim kim, ben ona karşı tüm görev ve sorumluluklarımın bilincinde miyim, bunu hakkıyla yapabiliyor muyum, hangi yanlarım eksik, nerde hata yaptım, kime nasıl zulmettim, bunu nasıl telafi edebilirim, eğer Allah benden kulluk istiyorsa bunu en iyi şekilde nasıl yapabilirim, her halükarda ondan razı mıyım ve asıl o benden razı mı, gittiğim yol niyetlerim amellerim Salih mi, eğer amellerim kötü ise bu günahları ne zaman terketcem, o Allah'a daha ne kadar saygı sevgi bağlılık gösterebilirim, o nun tüm mahlukatına ne kadar daha iyilik edebilirim, gibi gibi.. ölüme hazır mıyım, ya öldükten sonra ki hayata, bu soruları sormak insana lazım ve gerekli. sorguya çekilecek biri varsa o da insanın kendi kendisidir. bunu yapacak esas. takkeyi önüne koyacak. Nobel edebiyat ödülü almaya gelmedik bu dünyaya. eğer kendisini sigaya (hesap sormak) çekmez ise insan, ahiret günü vah haline eyvah haline..