kendisi gezgin bir şeker taciri aynı zamanda bir şeyhin mürididir. gezgin olmasının nedeni bir aradığının olmasıdır. yine gezdiği dolaştığı bir şehir olan kon'da mevlana hazretlerine rastlar.
şems: Ey bilginler bilgini, söyle bana, Muhammed mi büyüktür, yoksa Bayezit Bistami mi?
mevlana: Bu nasıl sorudur? O ki peygamberlerin sonuncusudur; O'nun yanında Bayezit'in sözü mü olur?
şems: Neden Muhammed 'kalbim paslanır da bu yüzden Rabbime günde yetmiş kez istiğfar ederim' diyor da , Bayezit 'kendimi noksan sıfatlardan uzak tutarım, bedenimin içinde Allah'tan başka varlık yok' diyor; buna ne dersin?
mevlana:Muhammed her gün yetmiş makam aşıyordu. Her makamın yüceliğine vardığında önceki makam ve mertebedeki bilgisinin yetmezliğinden istiğfar ediyordu. Oysa Bayezit ulaştığı makamın yüceliğinde doyuma ulaştı ve kendinden geçti, gücü sınırlıydı. onun için böyle konuştu.
işte bu konuşmanın ardından şems aradığının mevlana olduğunu anladı. mevlana tasavvufla ve gerçek aşk ile şems ile girdikleri helvet sayesinde eriştiklerini söylüyordu. ancak şems'in hayranları ile mevlana arasına girdiği söyleniyor ve kendisine cephe alınıyordu. bu nedenle şems bir kere ortadan kaybolmuş ama mevlana hazretlerinin yazdığı bu gazel nedeniyle geri gelmişti. yine de bu aşk dolu ve özlem kokan gazel mevlana hazretlerinin hayranlarını ve oğlunu etkilememişti. şems üzerindeki baskılar devam ediyordu.
bunun üzerine şems "bu sefer öyle bir gideceğim ki, nerde olduğumu kimse bilmeyecek" demiş ve bir daha bulunamayacak şekilde ortadan kaybolmuştu. bir rivayete göre şemsin öldürüldüğü söylenmektedir.
işte bu gazel de mevlana hazretlerinin onu gerçek aşkla ve tasavvufla tanıştıran gönül dostuna bir teşekkürüdür aslında. özleminin ve aşkının büyüklüğünü gösterir. *