sor ona. hele sor. sor da öğren neden terketti? gözü yaşlı bir kadın yoksa karşında, emin ol sıralayacaktır kendini haklı gösterebilecek sebepleri. ilk bakışından anlarsın sohbetin gideceği yeri.
haklıdır, haksızdır, umursamazdır, pişman olmuştur geç. bunlar terkedilenin gözlemleri. terketmiş unut, buldun mu konuş. duyacağın yanıtlar umdukların değilse vay haline ama. kabulleneceksen çık karşına.
ben çıktım karşısına. hesap da sormayacaktım, soru da. merak etmiyordum artık. olan olmuş, hikayedeki çocuk onsuz büyümüştü zaten.
kurtarabilir miydik bundan sonra, telafisi olur muydu? "olmazdı" gibi yargılardan arındığım vakit çıktım karşısına.
benden daha dirayetliydi, dimdik çıktı karşıma. o kafasını bir kez öne eğmedi, gözleri bir kez dolmadı. anlattı. "neden geldin" demedi. içeri de buyur etmedi.
bir beklentim olmadığından bir hayal kırıklığına da sebep olmadı bu davranışları. üzülmedim değil elbet, şaşırmadım da ama.
"doğurmasaydın o zaman" demedim hiç içimden. bakamayacaktın, sırtlanamayacaktın neden doğurdun madem gibi cevabı mühim olmayan sorular da sormadım o yüzden.
mecbur kalanları bilmem, izah etsen de bana, bu kafa almaz belki. her ne şartta olursa olsun çocuklarını sahiplenenlere haksızlık olur diye düşünürüm bunlara hak verirsem.
hak vereceğimi de sanmıyordum zaten. anlayamayacağımı onu çok iyi biliyordum giderken. neden gittim peki? neden görmek istedim onu?
sebep aramaya sıralamaya gerek yok, hakkımdı görmek.
hakkımı aldım, gördüm rahatladım. hak vermedim, kapısının önünden bir daha asla geçmedim.