28 ekim 2024 galatasaray beşiktaş maçı

entry77 galeri
    70.
  1. Bir Beşiktaşlı olarak çok da irite olmadığım maçtır. Galatasaray iki duran toptan gol buldu, bu pozisyonları çalışmışlar ve Ersin'in de duran toplarda özellikle yan toplarda kale çizgisinde sabitlenme zaafını iyi değerlendirdiler.

    ikinci sarı kartlar falan diyorlar da Barış Alper Yılmaz'ın bariz bir şekilde Semih'i çektiğini gördük. Ama bunun için bir sarı kart daha verilir mi, bence verilmez. Çok ağır bir karar olurdu. Haklem de birçok sarı kart gösterdi zaten. Formadan çekerek ikinci sarı kart alması için ya çok sert çekmesi ya da 3-4 defa yapması gerekirdi. Taktik fauller yaptı Galatasaray, bence bu da oyun dahilinde. Ama Barış Alper Yılmaz'ın her yaptığı faulden sonra pis pis sırıtması daha çok rahatsız ediciydi. Oynatmamak üzerine emir almış, bu görevi de yerine getirdi. itirazlara neden olan ikinci ya da üçüncü çekmesi de faulle cezalandırıldıktan iki dakika sonra kendini yere atması, 30 saniye kıvranması ve hakemden bir şey çıkmayınca fırlayıp koşması bence tüm faullerinden daha rahatsız ediciydi.

    hakemi aldatmaya yönelik kendini yere atma eylemleri Galatasaray'ın üzerine yapışmış gibi görünüyor ve sanki çıkmayacak da. Bence Galatasaray'ın başındaki asıl bela bu. Çünkü bunu birçok oyuncusu yapıyor. Artık öyle bir hale geliyor ki oyuncu gerçekten faul bile alsa 3-5 defa seyrediyoruz. Ama an itibarı ile en fazla şampiyon olmuş ve tek Avrupa'sı kazandırmış takımının bu ucuz yollara başvurmasını öncelikle taraftarı reddetmeli. Gördüğüm kadarıyla Galatasaray camiası bu olayları görmezden gelmeyi tercih ediyor. Elbette rakibe kart gördürme, penaltı kazanma numaralarını sadece Galatasaray değil her takım yapıyor. Türkiye'de futbol öyle bir hale geldik ki başarı için her yol mubah görülüyor. Centillmenlik, dürüstlük, sportmenlik yerlerde sürünüyor.

    Hakemin de bu açıdan bakıldığında çok da kusurlu olduğunu düşünmüyorum. Ama başka bir maçta başka bir takım bu müdehalelerinden sonra kırmızı kart görürse o zaman kıyamet kopar işte.

    Ben açıkçası Beşiktaş'ın oynadığı futboldan memnunum. Deplasmanda olmamıza rağmen başabaş oynadık ve seyirci baskısından çok etkilenmedik. Attığımız golün maçtaki 2. şutumuz olduğunu yazmışlar da sanki Ersin'de çekilen şutlardan yerden kalkamadı. Ayrıca bu çok saçma bir istatistik gibi geliyor. Yani son adamla buluşturmamızda ve son vuruşlarda beceriksizdik. Rafa gibi adam karşı karşıya Muslera'yı aşamadı. Muslera demişken de Galatasaray'a böyle bir oyuncuyu bize seyrettirdikleri için teşekkür etmek lazım. ilerleyen yaşı ve Galatasaray'ın 1 numara arayışı haberlerinden sonra Beşiktaşlı olmama rağmen üzüldüm. Muslera uzun yıllar bir kalecinin takımı için ne ifade ettiğinin örneği olarak bu ülkede anılacaktır. Galatasaray da heykeli dikilecek adam arıyorsa Muslera iyi bir aday. Maç boyunca her ne kadar takımların denk olduğunu düşünsem de kaleciler arasında bariz fark vardı. ersin iyi niyetli olabilir ama daha topu oyuna sokmayı bilemiyor. Hakem iki üç kez top hareketli olduğu için topu oyuna yeniden sokmasını istedi. Hiç yüksünmesin, Muslera'nın maçlarını seyretsin. Yan toplarda kale çizgisinde olduğu sürece gol yemeye mahkum olacak. Çünkü o topa çıkmadığı sürece illa ki çıkıp biri çıkacak ve topa vuracak. Yazının burasında da Volkan Demirel'i de anmadan geçmeyeyim. Volkan topa öyle bir çıkardı ki; diz önde yani götün yiyorsa gel kafa vurmayı dene dercesine... Kolay kolay kimse çıkamaz çıkan da bu riski ya bilmez ya da göze alırdı.

    Maçta kırmızı kart çıkmadı, penaltı olmadı, seyirci taşkınlık yapmadı. Zevkle izlediğim anlar oldu. Osimhen'in Türkiye'de en azından bu yıl oynaması rakşp defans oyuncuları için iyi bir alıştırma olacak. Ama büyük ihtimalle tek sezonluk bu macera sonra Galatasaray böyle bir oyuncunun varlığını arayacaktır. iyi adam vesselam.

    Semih'in de pişmesi gerek biraz daha. Tamam canım kardeşim, kıpır kıpırsın, başa belasın. Bu takımın da bu ülkenin de gelecek için bel bağladığı oyunculardansın ama ceza sahasında top geliyorsa elin ayağın bir dolaşmasın, bir topu iki üç defa düzeltmeden vurmaya alıştır kendini. Değil Galatasaray hiçbir takımın defansı sana o düzeltip de şut imkanı tanımaz. Bir de tamam çalım atıyorsun, hem de harika atıyorsun, aynen devam ama kaç oyuncuyu geçeceksin. Bir geçtin, iki geçtin yeter. Vereceğin asist de en az atacağın gol kadar değerli. Bunu bir anla artık.

    Üstünde durulması gereken bir önemli nokta da taç atışları. Taç atışları konusunda Galatasaray açık ara ligimizin bunu en iyi kullanan takımları arasında ise Beşiktaş ise en kötüler arasında. Üstelik bu maça da ait bir şey değil bu. Son 6-7 yıldır her Beşiktaş maçında bu taç atışları beni kahreder. Galatasaray ise yıllardır bunu en müspet şekilde kullanıyor. Birçok takım bu taç atışları konusunda ofsaytın da uygulanmaması yüzünden hızlıca taç atışı kullanırken Beşiktaş bir sağa bakar, bir sola bakar, bir ileriye atacak gibi yapar sonra alakasız bir yere atar ve genelde dezavantaj yaratacak şekilde kullanır. Ne hocalar, ne oyuncular gitti geldi, yönetim bile değişti bu taç konusunda zaafımızı bir türlü aşamadık.

    Bir de maçın ardından Hasan Arat'ın şöförünün karıştığı bir şiddet olayı var. Bir Galatasaray muhabirinin sözlü olarak sataşmasına adama yumruk atarak cevap vermiş. Adam alkollüymüş ve bu da emniyet kayıtlarında bizzat geçmiş. Yani ne diyeyim bilmiyorum. Yahu adam isterse senin anana küfretsin sen gelip adama vurdun mu olay bitti. Maçın içinde olmaması ve sonrasında çok da birşey olmadan kapanması en olumlu tarafı. Beşiktaş yönetimi yok tahrik etti, yok alkollüydü, yok üyemiz kendini tutamadı, yok cart yok curt. Yahu adam hastaneden darp raporu almış hala neyi savunuyorsun. Her küfür edene, her tahrik edene şiddet uygulanması makul olsa hakemlerimiz seri katil olurdu herhalde. Sonra Galatasaray yönetiminin "sözde efendi geçinen..." diye başlayan cümlelerine maruz kalıyoruz. Aklı başındaki bir yöneticinin bu yaşanması istenmeyen olay sonrası bir özür falan dilemesi gerekirdi. Muhabir daha mahkemeye de taşır bunu tazminat için. Böyle olayların arkasında durma işte. Daha kötüsüne yol açmaktan başka bir işe yaramaz. Darp eden kişinin anında tutuklanıp hapse atılması ise ayrı bir şekilde değerlendirilmeli. Beşiktaş yönetimi nice olaydan sonra hiç de bu kadar acil bir şekilde tutuklama kararı alınmadığını söylüyor. evet bu doğru ama olayı haklı mı çıkarır ?

    Galatasaray camiasına ise fazla takacaklarını sanmıyorum ama Türkiye'nin en sevilmeyen takımı olma konusunda adım adım ilerlediklerini söylemek isterim. Aziz Yıldırım döneminde bu Fenerbahçe'ydi. Gerek Medya üzerinde, gerek FB üzerinde büyük etkisi vardı. Bir dönem Fenerbahçe'yi dokunulmaz yaptı. Bu Fenerbahçe'yi çok fazla şampiyon yapmamış olsa da. Şimdi o dönemki fenerbahçe söylemlerini Galatasaray camiasından duyuyoruz. Rakipleri bir küçümseme, bir alay. Üstelik kendi yaşatmadıkları yenilgileri öne sürerek yapıyorlar. Hiçbir takıma yakışmıyor, Galatasaray'a da yakışmıyor. Ağlaşmak falan demişsiniz de bunu en çok yapan bizzat Galatasaray. Her sene verilmeyen penaltımız diyerek her hafta bir tt olurlar. Özellikle Fener ile aralarındaki atışmalar da işin tam anlamıyla bokunu çıkardı. Her hafta "Allah belanızı versin" diye açılan taglardan bu iki camianın birbirine saydırmasını okuduk. Ama sonra bir baktık ki her iki takım lehine verilen penaltı sayıları ligin kalan takımlarından fazla. e n'oldu kardeş ? Valla billa yakışık almıyor.
    Ben süper kupa sonrası twıtter da tebrik eden Galatasaray camiasını istiyorum. Yoksa yenilince başka taktik, yenince başka taktik mi var. Ya bunlar alt tarafı maç. Galatasaray da Beşiktaş ta dünya döndükçe var olacak ve birbirlerini defalarca yenecekler. Önemli olan bu mücadeleden zevk almak ve haz alacak anılar biriktirmek.

    Sonuç olarak Galatasaray'ı tebrik ederim. Beşiktaş camiasının da canını çok sıkacak bir durum yok.
    Ama kaleci düşünsek fena olmaz.

    Ha bir de Yunus Akgün. iyi adam, güzel adam...
    2 ...