ibn-i Haldun, Mukaddime adlı eserinde toplumların üretim-tüketim dengesini analiz etmiştir. Ona göre, üretim kapasitesinin düşük olduğu toplumlar, kendi ihtiyaçlarını karşılayacak kaynakları yaratmakta yetersiz kaldıkları için dışa bağımlı hale gelirler. Bu toplumlar, ürettiklerinden fazlasını tüketme eğilimi gösterdikçe bağımlılık ve borçlanma artar, sürdürülebilir kalkınma sağlanamaz. ibn-i Haldun'un bu analizleri, daha sonra Karl Marx ve Max Weber gibi düşünürlerin çalışmalarıyla gelişmiş; üretim, tüketim ve sosyal yapı arasındaki ilişki, modern ekonomi ve sosyoloji literatüründe önemli bir yer edinmiştir. Bu yaklaşıma göre, üretimin yetersiz olduğu toplumlarda sürdürülebilir büyüme, toplumsal refah ve bağımsızlık gibi temel hedeflere ulaşmak güçleşir.