ilk faüllerde görülmüştür.
benim için yaşamın bana verdiği bir rütbe gibiydi. emeklilik öncesi veya sonrası verilen onursal ödül gibi.
aslında ilk aklıma gelen ölüm oldu, telefona gelen mesaj bildirimi gibi...
günahımla sevabımla, iyilikle kötülükle, varlıkla yoklukla dolu dolu pişmanlık duymayacağım bir yaşanmaya değecek hayat yaşadım, yeter dedim.
öleceksin haberiydi ilk faullerimde gördüğüm beyaz saç. o zamanlar saçım uzun ve bağlıyordum. dert etmedim, saçı boyamadım da... nasıl olsa bağlayınca arada kayboluyordu.
sonra alıştım.
olgunluk veriyordu. şimdi aynaya bakınca iyice belirginleşen beyaz saçlar ve sakalda tek tük beyazlara bakıp öleceksin diyorum ve tebessüm ediyorum.
gözüm arkada kalmayacak.
içimde bir uhde olarak tek eksiğim bir kız babası olamamak kaldı. eğer gözüm açık giderse bunun için gider.
saçlarım uzunken yeğenlere giderdim. 5-6 yaşlarında yeğenlerimin kızları beni ortalarına alıp saçlarımı örerdi, annelerinin bonelerini saç tokalarını bigudi maşalarla saçlarımı haşat ederlerdi. sanki bebeklerinin saçlarını örer gibi benimle oynarlardı.
onlar için top sakalımı keser traş olur giderdim. zilliler sadece saçlarıma örgü bağ falan yapmıyorlardı, makyaj da yapıyorlardı bana soytarı gibi oluyordum.
onların yere yatıp tepinerek gülmeleri çok hoşuma gidiyordu, annelerine çocuklara kızmalarına izin vermiyordum.
bunu bana kızım yapsaydı ama her işte bir hayır vardır, kader mi karma mı bilemem ama benim için ne iyi ise hep onu istedim ve istediğim her şey oldu diye teselli buluyorum.