bir yandan hak vermiyor da değilim. ama her şeyde olduğu gibi bunun da fazlası zarar.
öyle ki daha 3 gün önce istanbul beyoğlu'nda kendi halinde, kimseye herhangi bir zararı olmadan yürüyen kadını 2 tane erkekimsi şahıs duvara kıstırıyor, hiçbir şeyden utanıp sıkılmadan, sadrazam rahatlığlıyla taciz ediyorlar. bu irite edici an da mobeseler tarafından an be an kaydediliyor.
şimdi böyle bir olayı birebir yaşayan kadın, bu beyan esasından neden yararlanmasın? ülkede bu tarz şeyler olurken "ula kadın beyanı esastır kabul edilemez bişi, böyle bir şey nasıl olabilir puu" tarzı sözler nasıl sarfedebiliriz ki?
kaldı ki esasen 6284 sayılı kanunun bünyesinde bulunan bu mini madde yanlış biliniyor. bu maddenin ismi kadının beyanı esastır değildir. "cinsiyet farketmeksizin şiddete uğrayan madurun beyanı esastır'dır. yani bu kanundan eğer şiddete veya tacize uğruyorsam, erkek halimle ben de yararlanabilirim. resmi hukuğa göre bu maddenin tanımı bu şekilde açıklanmış. ama ülkede daha çok kadınlar bu kanundan ve maddeden yararlandığı için, gerek toplum içinde, gerek de sosyal medya da kadınlar üzerinden tanımlama yapılıyor.
neden fazlası zarar dedik? çünkü bu kanun veya madde her ne bokumsa artık, söz konusu insan gibi bir varlık olduğu sürece, kötü niyetli kişi veya güruh tarafından bolca istismar ediliyor ve edilmeye de devam edecek. özellikle kadınlar iftira amaçlı bu kanundan yararlanmaya çalışıyorlar. durduk yere bir kadın böyle bir şeyi neden yapsın ki? demeyin. iftiraya uğratacağı kişiyle aralarında ciddi sorunları olduğu için kendince had bildirmeye çalışıyor olabilir. kendi lehine kullanacağı maddi amaçlar da olabilir. belki de intikam için kullanıyor olabilir. belki de ruh hastasının tekidir, tek derdi sorun çıkartmak ve acı çektirmek olabilir. olabilir de olabilir.
ne demeştik, söz konusu insandı değil mi? pekâla bu durumun tam olarak tanımı nedir? iki ucu boklu değnek. iki ucu boklu değnek tanımı nasıl da amcık gibi oturdu değil mi? çünkü bu durumda her iki cinsiyetten de madur olan insanlar var. falsolu olan şey kanun veya cinsiyet değildir, bizzat insanın kendisidir. hemen ardından da hayat tarzı, aile tarzı ve yetiştirilme biçiminin falsolukları gelmektedir.