ülkemiz bazında ele alırsak tv devri çöküşte değil de enkaz halinde desek yeridir.
sadece tv mi?
gazetecilik, sinema, müzik, resim, edebiyat vb şu an yerle yeksan olmuş durumda.
bunun genellemesini basın-yayın kuruluşlarında olan liyakatsizlik (ülkemizin her alanda kronik hastalığı) toplum geneline sirayet etmiş meslek etiği ve bireysel etik ve ahlak değerlerinde dejenerasyon, sorumsuzluk yanı sıra tercihli bir kara cehalet bunun nedeni.
tv özelinde ele alırsak...
toplumsal hayat-yaşamı envai çeşitte enfes yemeklerin yapıldığı bir mutfak olarak düşünün.
tv ise bu envai çeşitte yapılan yemeklerin sunum servisi gibidir.
eğer pişen, önünüze gelen yemek lezzetli değilse, sunum olarak - sunumda kullanılan altın tabak, gümüş çatal bıçak, kristal bardaklarda pis su olsa da sizin için değersiz ve yenmez olur.
daha da yalın anlatımla - örneklemeyle durumu izah etmek gerekirse...
son gezi olaylarında ortalık göz gözü görmez halde kimyasal gazlarla insanlar kuşlar böcekler hayvanlar ölürken, özellikle fetöcü emniyet mensuplarının halka insanlık suçu sayılacak şekilde insanlar hedef gözetilerek kimyasal silah kapsamında olan gaz tabanlarıyla ateş ederken, insanların uzuv kaybı yaşamasına neden olurken, tüm dünya basını ülkede talan ve yağmanın, yaşam haklarına yapılan saldırılara tepki olarak sokağa çıkmasına, bunların arasına sızan teröristlerin bu haklı protestoyu bir savaşa dönüştürmesinde tv de penguen belgeseli gösterilmesi herhalde tv denen bir aleti, yayıncılığı çöküşe değil de yok olmaya götürür.
bireysel ve mesleki olarak etik ve ahlak değerlerini kaybeden insanın elinde olan tabanca bir suç aleti cinayet zorbalık aracı, altında ki araba uyuşturucu taşımada kullanıldığında suç aracı, çocuk pornosu ve rüşvet kayıtlarını tuttuğu bilgisaray bir suç delili, köşe başında birinin boğazını kesen doktorun elinde olan neşter saldırı silahı olur.
basın, yayın, sanat, siyaset, magazin vb alanlarda insanlar kişilik zaafı gösterip mesleki ahlakını 3-5 kuruş paraya veya bir köşe başı makama sattığında toplum için üretilen değerin sunumu yapılan televizyonda sergilenen şeylerin değeri anca yalakalık, yalan, çıkarcılık, iki yüzlülük olmaz mı?