Mutluluk..Kimi zaman bir gülüşte, kimi zaman içilen bir fincan kahvenin o tarifsiz sıcaklığında gizlidir. Oysa bazen mutluluk, ardında bıraktığın gölgelerden doğar, gitmeyi seçtiğin yollarda filizlenir. insan yorgun olduğunda, yüreği bir yokuşun başında nefessiz kaldığında, mutluluk adeta uzak bir ufuk gibi görünür. Ve işte o an, gitmekten başka bir seçenek kalmaz.
Uzaklaşmak. Belki de mutluluğun en gizli anahtarlarından biridir. Bir şehirden, bir hayalden, bir insandan uzaklaşmak. Her adımda yüklerini bırakarak, arkada kalan anılara son bir defa dönüp bakarak yürümek. Sanki her adımda biraz daha hafifler insan. Omuzlarında biriken yılların ağırlığı, zihnindeki karmaşanın gürültüsü geride kalır. Uzaklaştıkça kendini bulur, derin bir iç çekişin rahatlatıcı dokunuşunu hissedersin. Mutluluk, ardında bıraktıklarının çok ötesinde, sadece seninle var olur.
Bazen gitmek gerekir, bazen bir adım bile atmak mutluluğa doğru açılan bir kapıdır. Tıpkı bir kuşun geniş gökyüzüne kanat açması gibi, o dağınık hislerin, kaçmakla değil, özgürleşmekle anlam bulur. Her yolculuk, mutluluğun sana doğru koştuğu bir fırsattır. Gittiğin yerin bir önemi yoktur; aslında önemli olan, uzaklaştıkça kendine daha çok yaklaşmandır. Sessizliği dinlersin, belki rüzgarı, belki denizin huzur dolu dalgalarını… Ama en çok, kalbinin uzun zamandır duymadığın o içsel yankılarını duyarsın.
Bazen mutluluk; kalabalıklardan değil, yalnızlıktan doğar. Bazen mutluluk; kalmanın değil, gitmenin gücünde saklıdır. O yüzden, eğer kalmak seni yoruyorsa, gitmekten korkma. Çünkü mutluluk, bazen ardına bakmadan yürümenin cesaretindedir. Uzaklaş, yalnızca kendin olacağın yerlere git. Ve unutma, mutluluk bazen o uzak diyarlarda seni bekler, sadece ona varabilmek için yol alman gerekir.