insan-hayvan etkileşimi incelendiğinde sosyalleşilebilen hayvanların daha çok sevildiği anlaşılıyor. günümüzde köpekler, kediler, kuşlar ve akvaryum balıkları bunların başında gelir. tüm bu hayvanlar bir yerde insanların köleleştirdiği, arkadaş olduğu ve kendi yalnızlık ihtiyacını giderdiği canlılardır. bir kuşu kafese koymak garip ama insana dair olan bir davranıştır. bırak dilediğince uçsun... fakat hayır. onun köle arkadaşlığına ihtiyacın var.
haşere dediğimiz böcekler ise sosyallik kurulamayan, görünüm olarak itici hayvanlardır.
dolayısıyla zarar potansiyelleri de bununla birleştiğinde yanlışlıkla ya da ani hareketle öldürüldüklerinde genellikle insanları üzmezler. çünkü bu katletmenin rasyonel boyutları vardır. insana saldıran, iletişim kurmanın çok uzak olduğu ve genel olarak zararlı görülen bir hayvan söz konusudur. fakat diğer yandan, bir köpek öldürülmesi bu duruma eş değer değildir. köpekler insanlardan beklentileri olan, insanların da onlara yardım edip bağ kurduğu sosyal hayvanlardır. bundan ötürü öldürülmeleri anti sosyal hayvanlardan farklı şekilde algılanırlar.
hayvanları sevmek hayvan öldürmemek değildir. başta haşereler ve çeşitli örümcek, böcekler belli bir rasyonalite ile öldürülebilirken kimi kedi köpek sahipleri başıboş köpeklerin öldürülmesini de çok şiddetli bir biçimde savunabilirler. onlar için evlerine bir aile bireyi olarak soktuları kendi hayvanları daha önemlidir. yani ailelerini korurlar. ailelerini sevip diğer hayvanları sevmeme konumuna geçerler.
peki hayvan sevip et yemek neyle ilgilidir?
et yiyenler hayvan sevmezler mi? elbette severler. besi hayvanlarının beslenmek için kesilmesi rasyonalitesi bu acıyı dindirir. yoksa besi hayvanlarıyla da sosyalleşilebilir. bunlar, anti sosyal olmadan ölümlerini rasyonel sınırlarda değerlendirdiğimiz canlılardır.