Ben, gözlerimi akademisyen bir ailede açtım; bilgeliğin, sevginin ve huzurun içinde büyüdüm. ilk nefesimden itibaren her şeye sahiptim. Annem ve babam, benim için sadece birer ebeveyn değil, adeta birer ilham kaynağıydı. Babamın güçlü karakteri, annemin zarafetiyle birleştiğinde, ortaya kusursuz bir dünya çıkıyordu. Sevgiyle örülü bir yuva, ilmek ilmek işlenmiş bir aile... Hiçbir eksiklik hissetmedim, ne maddi ne de manevi. Her günümüz, mutlulukla ve sevgiyle dolu bir yaşamın resmiydi. Bugün bile, hayatımızda hiçbir şey eksilmedi; hala aynı sıcaklıkla devam ediyor. Bu, dünyadaki en büyük şanstı belki de.
Ama sonra... Hayatımın hiç bilmediğim bir yüzüyle karşılaştım. Babam, annemden önce bir kez evlenmiş ve o evlilikten iki çocuğu olmuş. Ben, çocukluğum boyunca onları hiç görmedim, ta ki 19 yaşıma, 13 Nisan 2022’ye kadar. O gün, doğum günümde babaannemi kaybettiğimizde, bir anda hayatıma girdiler. Üvey kardeşlerim... O gün, tanımadığım bir geçmişle yüzleştim. Sonra, 2023 Mayısında babam kalp krizi geçirdiğinde tekrar karşılaştık. Aynı kanı taşıyor olsak da, hayatlarımız birbirinden öylesine farklıydı ki... Onlar, birbirine bağlı iki kız kardeşken; ben, bir abiye sahip evin küçük ve sevilen kız çocuğuydum.
Az önce üvey kardeşlerimden küçüğüyle uzun uzun konuştuk. Arayan oydu. Ve konuştukça fark ettim; hayatlarımız gerçekten de bambaşkaymış. Onlar da maddi anlamda zenginler, fakat sevgiye dair koca bir boşluk yaşıyorlar. Hatırlıyorum, babam hep ansızın bir yerlere giderdi. Hiçbirimize haber vermez, sadece annemle paylaştığı bir sır gibi, geri döndüğünde yüzünde hep bir mutluluk olurdu. Meğer o zamanlar üvey kardeşlerimin yanına gidiyormuş. Bilmiyordum, hiç bilmiyordum...
Bu öğrendiklerim içimi parçalıyor. Kalbim, sanki hiç bilmediğim bir acıyla dolu. Duygularım, bir fırtınaya yakalanmış gibi. Babamın diğer ailesiyle ilgili öğrendiğim her şey, kalbimden bir parçayı koparıp aldı. Ve şimdi, bu boşlukla baş başayım. Kendimi bir bilinmezliğin içinde kaybolmuş gibi hissediyorum, kalbimin bir köşesi hep eksikmiş gibi...