Ben asla pragmatik bi bakış açısıyla iyilikler yaparak ödüllendirileceğim kaygısı gütmedim.
Sırf vicdanım emrettiği için iyi birisi olmaya çalıştım. Hiçkimsenin olmadığı anlarda dahi vicdanımın kontrolünden kaçamadım çünkü.
Evet emredilen herşeyi yaptım. Gece uykularımı bölerek eğilip kalktım en içten yakarışlarımla ellerimi kaldırıp yalvardım. Sadece yılda bir ay değil adet üzere tüm yıl boyunca haftada 2 gün aç durdum. Maddi varlığımın %2,5 miktarını her yıl ihtiyaç sahiplerine verdim. Her yıl hayvanlar kesip emredildiği gibi sadece 1/3’ünü kendime ayırarak geri kalanını gramı gramına fakirlere dağıttım.
Yalan söylemedim, hakkım olmayana elimi uzatmadım, kimseye eziyet etmedim, içki içmedim, zina yapmadım.
Ama tanrı benim yakarışlarıma bir karşılık vermedi. Oysa ben ne bu dünya ne ölümden sonrasında kendim için tanrıyı rahatsız etmemiştim.
Tanrı benim arkadaşlarım dünyanın en cesur adamları en ağır acılarla ölümün kıyısında can çekişirken neredeydi? Tanrı çocuğuna bir kap yemek koyamayan anneler kendi canına kıyarken neredeydi? Tanrı günahsız yavrular vahşice katledilirken neredeydi? Tanrı insanlar gönderdiği son kitabın dilinde veynek allah diye feryat ederken neredeydi?
Ben tanrıyı kaybettim, bunun adı sınav olmamalı, burada bir düzen kesinlikle yok!