Vedalaşmak, bana ölümden daha zor gelir. Çünkü ölüm, bir sonun getirdiği kesinliktir; ama vedalaşmak, belirsiz bir geleceğin kapısını aralar. Gözlerimdeki yaşlar, içimdeki acıyı anlatmaya yetmez. Her bir damla, kaybettiğim anıların ağırlığını taşır. Her veda, bir hatıra bırakır geride. Gülümsemeler, kahkahalar ve belki de gözyaşları… Hepsi, kalbimde birer iz olarak kalır. O an, geçmişin sıcaklığıyla geleceğin soğukluğu arasında sıkışıp kalırım. Geriye dönüp baktığımda, yaşanan her anın ne kadar kıymetli olduğunu anlarım.
Vedalaşmak, bir kapıyı kapatmak değil, yeni bir yolculuğa çıkmaktır. Ama bu yolculuk, yalnız başına yürümek demektir. Yanımda taşıdığım anılar, beni her adımda takip eder. Onlarla birlikte yürümek, hem bir teselli hem de bir yük oldu. Sana veda etmek, bana bir boşluk bıraktı. içimdeki o sıcak hislerin yerini, soğuk bir yalnızlık aldı. Her veda, bir parça daha eksiltti beni; ama yine de, seni tanımanın verdiği mutluluğu asla unutmam.
Vedalaşmak, bir sonun başlangıcıdır. Ama bu başlangıç, kalbimdeki sevginin asla silinmeyeceği anlamına gelir. Her veda, yeni bir umut taşır; belki bir gün, yollarımız yeniden kesişir. O zaman, bu vedanın acısı yerini kucaklaşmanın sıcaklığına bırakır.