Osmanlının yıkılış sürecinde devletin devamı yerine kendi saltanatının garantiye alınması yolunu seçen padişah.
Osmanlı için anadolu zaten üvey evlattı. Tüm yatırımlar Balkanlara yapılırken, anadolu'ya yapıldığı iddia edilen nadir yatırımlar da kavmi necip, peygamber torunu denilem ar*plara yapılıyordu. Hicaz'a yapılan tren yolu en güzel örneği. Gerçi ar*pların, ingilizlerle birlik olup o trenlere ve şerefli mehmetçik'e ne yaptığını da iyi biliriz.
Osmanlı'nın her tarafı denizken, savaştan korkması ve haliç'te koca donanmayı çürütmesi de ayrı trajedidir. Aynı donanmanın yokluğunda ege'deki adaları birbir kaybetmişizdir. Rodos, girit, kıbrıs. Ha pardon kıbrıs'ı ingilizlere kendi elleriyle vermişti devletlimiz.
Balkanlardaki gayrimüslimler en iyi yatırımı alırken, istanbul izmir gibi yerlerdeki rum, yahudi, ermeni gibi azınlıklar da yine para bankeri oluyordu ve anadolu'daki türk halkı kara sabanla tarım yapıp geçimini sağlamaya çalışıyordu. Aynı anadolu insanı savaş halinde cepheye koşan tek halktı. Osmanlı'nın türk insanına biçtiği rol buydu.
Birileri şatafat içinde yaşarken, devlet borcunu ödeyemeyecek duruma geldi diyerek uluslararası para bankerlerini ülkeye getirip, düyun-u umumi yoluyla gariban anadolu köylüsünün mal ve mülkünü talan ettiren de rahmetli cennet mekan abdülhamid handır.
Tam olarak siyasal islamcılara yaraşır bir devlet adamı, ne eksik ne fazla. Osmanlı'daki ilk genelev ve ilk bira fabrikalarına hiç girmiyorum bile.