hiçbir alev, kıvılcımsız olmaz. siz görmemiş olsanız da kıvılcımlar vardır. bu fikirde o kıvılcımdır işte. sonrasında da hüdâpar eleştirisi yaparlar.. hüdâpar'ı yaratan da bu fikirlerle, değer verende kemâlistlerdir.
bunları söyleyen kemalistlerin, fikri muhabbetlerinin hitler vari olması, ülkede karmaşa çıkarmaya yetecek düzeydedir. bu fikri genelde "liboş" dediğimiz kemalistler, daha çok içine alır.
"dincilerin" ülkelerinde iç terör ve bozgunluk vardır. dinciler, maddi ve manevi savaşçılardır. kemalistler ise oturup millete bok atmanın peşinde durup, yaftalama yaparlar.
islam coğrafyasında var olan hakikat, rasulullah döneminden beri gizlenilmeye, ebu leheb gibi ağır kapitalist ve emperyalist zındık tarafından örtülmeye -mesel olarak- çalışılmıştır.
olayları soykırımcı batı medyasından bakan sözüm ona kemalistler, sanki her şey güllük gülistanlıkmış ve islâmi kesim bozmuş gibi propaganda yapmaktadır. tarih bilmez, beyni sulanmış kemalistler, 1948'den süregelen bu harbi daha yeni öğrenmiştir.
evvelâ bu savaşta islâmi tarafa yardım eden batı'da insâf görmüş taraftır. empati yapabilen taraftır ama kemalist zihniyet, abd-ingiltere-ab fonu isrâiliyyât'a karşı aba altından sopa şeklinde destek gösterme bahanelerini de hamas olarak kullanır. asala'yı bitiren abdullâh çatlı'nın ise devlet tarafından kullanılıp atıldığını bilmez ama. ki hamas, bu konuda islâm için savaşmıştır.
bugünkü içtimâi ortamda, sünni-şafi-maliki-hanbeli olmaksızın önce her şey vicdan meselesidir.
m. kemâl, kur'an-ı azimüşşân'ı ezberleyen hafızlarımıza "beyni sulanmış" derken, bendeniz ise müfredât tarihi ve sekülerliği ile "beyni sulanmış" lara sesleniyorum.
haşiye : yazımda kimseye hakâret yok, rahatsız edici söz vardır. bilginize.