kızını üniversiteye yollayan baba cehennemliktir

entry106 galeri video1
    95.
  1. Dininizi bilgisi-kaynağı olmadan kendi bakış açısıyla yorumlayan insanlardan öğrenmek yerine Kuran ve Hadislerden öğrenmenizi tavsiye ederim, nitekim ayet ve hadislerden bunu görebilirsiniz:

    Kuran'ın ilk ayeti Oku'dur.

    “ilim talep etmek / öğrenmek her Müslümana farzdır.” (ibn Mace, Mukaddime, 17).

    “Müminlerin hepsinin topyekün sefere / savaşa çıkmaları uygun değildir. Öyleyse her topluluktan büyük kısmı savaşa çıkarken, bir grup da din hususunda sağlam bilgi sahibi olmak, dinî hükümleri öğrenmek için çalışmalı ve savaşa çıkanlar geri döndüklerinde kötülüklerden sakınmaları ümidiyle (onlara bu bilgilerini aktararak) onları uyarmalıdır.” (Tevbe, 9/122)

    mealindeki ayette, ilim öğrenmek cihad gibi bir farz olarak öngörülmektedir.

    Allah’ın peygamberine ve onun şahsında ümmetine ilminin artması için dua etmesini emrettiği ayet de ilmin önemini göstermektedir:

    “Sana vahyedilmesi henüz tamamlanmadan unutma endişesiyle Kur’an’ı okumada acele etme ve ‘Ya Rabbi! Benim ilmimi artır.’ de.” (Tâhâ, 20/114).

    Kulluğun en önemli göstergesi Allah’a karşı duyulan saygı ve korkudur. Bu açıdan;

    “Allah’tan gereği gibi korkanlar / ona saygı duyanlar ancak âlimlerdir.” (Fatır, 35/28)

    mealindeki ayette zımnî olarak ilim öğrenmeye teşvik vardır.

    Hafız Heysemî, Taberanî’nin (el-Evsat) rivayet ettiği ve

    “insanlara hayır öğreten kişinin bağışlanması için, denizlerdeki balıklara varıncaya kadar her şey dua eder.”

    manasına gelen hadis rivayetinin sahih olduğunu söylemiştir. (bk. Heysemî, Mecmau’z-Zevaid, 1/124)

    Sorudakine -yaklaşık- benzer bir ifade “alimler” ve “ilim talebeleri” için kullanılmıştır. (bk. Beyhakî, Şuabu’l-iman-Şamile-, 4/213, 216)

    Konuyla ilgili başka bir hadis şöyledir:

    "Her kim ilim tahsil etmek amacıyla bir yola gidecek olursa, Allah onu cennet yollarından bir yola sokmuş olur. Kuşkusuz ki melekler ilim yolunda olan bir kimseden hoşnutluklarından dolayı (ona) kanatlarını sererler ve göklerde ve yerde bulunan(yaratık)larla suda bulunan balıklar (tümüyle Allah'tan) âlimin bağışlanmasını dilerler. Muhakkak ki âlimin âbide (olan) üstünlüğü, ayın on dördüncü gecesindeki dolunayın diğer yıldızlara (olan) üstünlüğü gibidir. Âlimler, peygamberlerin vârisleridir. Peygamberler miras olarak dinar ve dirhem bırakmazlar, ilim bırakırlar. Kim o ilmi elde ederse çok büyük bir nasip elde etmiş olur." (Buhari, ilim 10; Ebu Davud, ilim 1; Tirmizî, ilim 19)

    Bu gibi rivayetlerden anlaşılıyor ki, dinini ve dünyada insanların hayrına olan ilimleri öğreten veya öğrenen kimse kâinat varlıkları nezdinde büyük bir mevki almaktadır. Melekler şuurlu varlık olarak o kimseler için dua ettiği gibi, şuursuz canlılar dahi onlara -kendi dilleriyle- dua ederler. Çünkü, hayırlı şeyler Allah’ın hoşnutluğunu kazandıran şeylerdir. Allah’ı hoşnut eden ve rızasını alan kimseler, meleklerden tutun denizlerdeki balıklara kadar bütün canlılar tarafından sevilen, sayılan, kendisinden memnunluk duyulan bir konuma sahip olur.

    Demek ki, Rabb'ini memnun eden kimseden her şey memnundur.

    “Yedi kat gök, dünya ve onların içinde olan herkes Allah’ı tesbih / takdis ve tenzih eder. Hatta hiçbir şey yoktur ki O’nu hamd ile tesbih etmesin. Ne var ki siz onların bu tenzih ve takdislerini anlamıyorsunuz.” (isra, 17/44)

    mealindeki ayette şuursuz, hatta cansızlar hakkında verilen bilgiyi göz önünde bulunduranların, balık ve karıncaların duasını anlamakta zorluk çekmemesi gerekir, diye düşünüyoruz.

    Peygamberler vefat ederken, gerçekten yakınlarına bir miras bırakmamışlardır; onların bıraktıkları en büyük miras, ilim mirasıdır. Onu elde eden en büyük payı almıştır.

    sorularla islamiyet
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük