sorunumuz ekonomi değil.
sorunumuz işletme değil.
sorunumuz yasa kanun hukuk hiç değil.
hele ki siyasetçiler politikacılar hiç değil.
en mükemmel yasaları da yapsanız bu yasalara göre yaşayan insanlarla bu yasaların uygulanmasında rol alan insanların etik ve ahlak değerlerinde yaşanan erozyon en büyük ve tek sorunumuz.
toplumların yüzlerce yıl, 2-3 kuşak sürecek bir dejenerasyon - negatif dönüşümü biz 25 yılda yaşadık. bu ani çöküşle insan potansiyelimizi ve tüm kutsallarımızı değersizleştirdik.
toplum olarak yaşadığımız çöküşün farkındaydık ve bu çöküşün vicdan azabından kurtulmak için insanların en önemli psikomotor davranışı diyeceğimiz psikolojik savunma mekanizmasını devreye sokup tercihli bir cehalete dalıp tüm bu rezaletleri sıradanlaştırdık.
canım onlar da bunu yaptı - yapıyor demek gibi. zaman böyle demek gibi, hak yemeyi uyanıklık ve başkasına olunca oh olsun demek, bana ne yaklaşımı, parası olan düşünsün, sigara içki zammına "sağlığa zararlı - günah nasıl olsa içmeyin" demek, 1 araba kendine 2 araba devlete alana "bu kadar para veriyorsa devlete de versin, paası var nasıl olsa" yaklaşımı vs vs örnekler.
kimse yasaya uygun ama ya etik değerler, ya ahlaki değerlere uygun mu diye sormadı.
kanuni olabilir ama adaletli mi demedi.
geldiğimiz nokta...
çöküş.
ne yaparsanız yapın o büfede olan insana ne ahlak ne etik ne kul hakkı ne utanma duygusu ne de hukukun değerini anlatamazsınız ve öğretmezsiniz.