ülkesi fransa'da gördüğü baskı nedeniyle barınamamış ve özgürlükler ülkesi hollanda'ya sığınmıştır. orada bir çiftlikte yaşamaya başlamış, hizmetçisinden bir kızı olmuş, 5 yaşında ölmüştür. hayatındaki en kötü olayın bu olduğunu söyler. sabah 11 gibi kalkar, çiftliğinde bağ bahçe ile ilgilenir, gezer, hava alır. akşam 4-5 gibi ders çalışmaya başlar. gece 3-4 e kadar ders çalışır. hayatı bu şekilde sürüp giderken ve huzur içindeyken bir gün isveç kraliçesinden bir davet mektubu alır. kraliçe, descartesle mektuplaşan bir prensesi kıskanmış ve kendisine özel felsefe dersleri vermesi için onu isveç'e davet etmiştir. elbette descartes teklifi kabul etmez. fakat kraliçe, cebren ve hile ile hollanda açıklarına savaş gemilerini getirtip descartes'i tehdit etmiştir. mecbur kaldığı için 'kar ve buz ülkesi' dediği isveç'e gitmek zorunda kalmıştır. 'annemden bana miras kalan kuru öksürük' dediği kronik bir hastalığı vardır. kraliçe, derslerin sabah 4'te yapılmasını ister. yani descartes'in uyuduğu saatte. bütün düzeni bozulan descartes, sabahın soğuğunda ders anlatma eziyetine sadece 2 yıl dayanabilir ve 54 yaşında soğuk algınlığında ölür. oysa kendisi 100 yaşına kadar yaşamayı hesap etmiş ve bunun hayalini kurmuştur. osmanlı'nın ajanı olduğu ve bu ajanlık hizmeti nedeniyle çalışmadan geçinebildiği söylenmektedir. severim kendisini, dinin içine matematik yoluyla aklı sokmuştur.