kendini çok güzel ve zeki sanan şizofren kadın

entry3 galeri
    1.
  1. anormal davranış ve konuşmalarıyla çevresindeki herkesi yıldırmıştır!

    Leyla, istanbul’un lüks semtlerinden birinde doğup büyüyen genç bir kadındı. Zengin bir ailenin tek çocuğu olan Leyla, çocukluğundan beri herkesin ilgisini üzerine çekerdi. Ailesi ve çevresi tarafından sürekli güzelliği ve zekası övülen Leyla, zamanla kendini diğer insanlardan üstün görmeye başladı. Ancak, Leyla'nın zihninde güzellik ve zekasıyla ilgili takıntıları ve delüzyonları derinleşti.

    Leyla, her sabah aynanın karşısına geçer ve saatlerce kendine hayranlıkla bakardı. Herhangi bir kusur bulma ihtimaline karşı sürekli yüzünü inceler, saçlarını tarar ve makyajını mükemmel yapmaya çalışırdı. Eğer makyajında en ufak bir hata bulursa, tüm yüzünü siler ve tekrar başlardı. Bu ritüel bazen saatler sürerdi. Leyla, kusursuz görünmediği sürece evden çıkamazdı.

    Zekasıyla ilgili takıntıları da Leyla'nın yaşamını zorlaştırıyordu. Üniversite yıllarında, derslerde sürekli en önde oturur, hocalarının her söylediğini not alırdı. Ancak, notlarının mükemmel olduğundan emin olana kadar tekrar tekrar kontrol ederdi. Eğer bir sınavda en yüksek notu alamazsa, kendisini yetersiz hisseder ve saatlerce çalışarak kendini daha da yormaya başlardı.

    Leyla'nın zihninde, zamanla grandiyöz delüzyonlar da gelişmeye başladı. Bir gün, başarılı bir iş kadını olacağına dair bir rüya gördü. Rüyasında, dünyanın en büyük şirketlerinden birinin CEO’su olarak, büyük bir kitleye hitap ediyordu. Uyandığında, bu rüyanın gerçek olduğuna ve Tanrı’nın ona özel bir görev verdiğine kesinlikle inanıyordu. Artık kendisini sıradan bir insan olarak görmüyor, dünya liderlerinin bile ona danışmak isteyeceği kadar önemli biri olduğuna inanıyordu.

    Bu inançlarıyla birlikte, günlük yaşamında sıra dışı davranışlar sergilemeye başladı. Örneğin, bir gün alışveriş merkezine gidip yüksek sesle kendisini dünyaya tanıtmaya çalıştı. insanlar, onun ne söylediğini anlamakta zorlanıyordu, çünkü Leyla, konuşmalarında sık sık kelime salatası yapar, mantıksız ve anlaşılmaz cümleler kurardı. Kimi zaman, tanımadığı insanlara güzelliği ve zekasıyla ilgili uzun uzun konuşmalar yapar, onların ona hayran olmasını beklerdi. Bir seferinde, bir restoranda otururken, yan masadaki insanlara kendisinin Nobel Ödülü alacak kadar zeki olduğunu anlatmıştı. Onların ilgilenmemesi Leyla'yı büyük bir hayal kırıklığına uğratmıştı.

    Leyla'nın takıntıları sadece güzellik ve zekasıyla sınırlı kalmazdı. Sürekli olarak başkalarının ona hayranlıkla baktığını düşünür, bu bakışların ona olan hayranlığın bir göstergesi olduğuna inanırdı. Her gün evden çıkmadan önce, güzelliği ve zekasıyla ilgili pozitif düşüncelerini belirli sayıda tekrar ederdi. Eğer bu sayıyı şaşırırsa, Tanrı'nın onu cezalandıracağına inanırdı. Kendini bu kadar önemli bir rolde görmesi, onun üzerindeki baskıyı daha da artırıyordu.

    Bir gün, Leyla'nın ailesi, onun bu durumu fark etti ve onu bir psikiyatriste götürmeye karar verdi. Ancak, Leyla, dünyanın en zeki ve güzel insanı olduğuna ve doktorların onu anlamayacağına inandığı için tedaviyi reddetti. Ailesi, Leyla'yı zorla doktora götürdü ve yapılan değerlendirmelerde Leyla'ya bipolar bozukluk teşhisi kondu. Tedavi süreci zorlu geçti, ancak zamanla Leyla, ilaçlar ve terapilerle bir nebze olsun rahatladı. Ancak, onun için asıl zorluk, gerçeklikle kendi zihnindeki bu karmaşık inançlar arasında bir denge kurmaktı.

    Leyla'nın hikayesi, güzellik ve zekayla ilgili takıntılar, konfüzyon ve delüzyonların nasıl görünebileceğini gözler önüne seriyor. Onun için her gün, mantıklı düşüncelerle mantıksız inançlar arasında bir mücadeleydi. Ancak, ailesinin ve doktorların desteğiyle, Leyla, bu zorluklarla başa çıkmayı öğrenmeye başladı ve zamanla daha huzurlu bir yaşam sürdü.
    1 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük