insan ruhunun derinliklerinde yankı bulan, zamanın ve mekânın ötesine uzanan bir duygu. Bir varlığı, bir anıyı ya da bir hissi yeniden kucaklama arzusuyla yanıp tutuşmak, özlemenin tarif edilmez sancısını taşır.
Hatıraların tozlu raflarından çekip çıkardığımız anlar, özlemin narin dokunuşuyla canlanır. Sevdiklerimizin yüzleri, sesleri, kokuları zihnimizde yeniden hayat bulur. Gözlerimizi kapattığımızda, onları yanımızdaymış gibi hissederiz. Bu, özlemin bir yanılgısı mı, yoksa ruhumuzun bir yeteneği mi, bilinmez. Ama bildiğimiz bir şey var ki, özlemek bizi biz yapan bir parçadır. Bir çocuğun anne kokusuna duyduğu özlem, bir sevgilinin ayrıldığı sevgiliye duyduğu hasret, bir yaşlının gençlik yıllarına dair hissettiği nostalji... Her biri, özlemin farklı yüzleridir. Her biri, kalbimizin derinliklerinde yankılanan aynı melodiyi çalar. Özlemek, belki de sevginin en saf halidir. Çünkü özlemekte, bir şeyi kaybetmiş olmanın acısıyla birlikte, ona duyulan derin bir bağlılık ve sevgi vardır.
Ben de seni özlüyorum. 27 Şubat 2024, 23:55'ten beri.