günün en sevdiğim zaman dilimidir gece.
Herkes uyuduktan sonra başlıyor gün benim için, yani gece. Telaşsız, kendinle başbaşa ama çözmeye çalıştığın ne varsa hepsini masaya yatırıp üstüne düşündüğün en yoğun zaman dilimi.
Uzun zamandan beridir üst üste köpek gibi içtiğim ikinci gece, üçüncü gece için saat sayıyorum. Dokuz günün dokuz gecesini de bu şekilde tamamlamayı planladım.
Cümleleri nasıl hâlâ bu kadar düzgün kurabildiğime de şaşkınım, çok ilginç.
Özlemişim uzun uzun onu düşünmeyi, sanki yan yanaymışız gibi onunla sohbet etmeyi.
Kızgınlığım aslında ona değil, hayata. Böyle olmamalıydı diyorum içimden yine en ağır küfürlerimle birlikte.
Bazen bazı şeyler inanılmaz ağırıma gidiyor, öyle böyle değil.
Gün içinde o kadar çok şey oluyor ki bana onu hatırlatan, bazen günü yaşamaktan çok anıları düşünmekle geçiyor bütün zamanım.
Özellikle bugün daha çok andım onu, niye bilmiyorum dün dediğim gibi şuan burada onunla olmak isterdim, sanırım bu yüzden.
Bugün tam 7 ay 27 gün oldu ayrılalı, hâlâ dün gibi, ne zaman geçer hiçbir fikrim yok. Geçer mi, hiç emin değilim.
Emin olduğum tek bir şey var, hâlâ çok seviyorum.
Sıkı sıkı sarılmak isterdim tam da şimdi...