altında derin açılımlar yatan bir görüş bu. ateistlerin tutkuyla sarıldığı " eğer tanrı varsa bilimsel anlamda ispatlanmalı, kanıtlanmalı" tezini bir çırpıda alaşağı eden çok sevdiğim bir kaynakçının sözleri bu olaya son noktayı koyarak ateistlerin zeka seviyesi hakkında kendi çapında bir değerlendirmede bulunmuştur;
ben yalnızca senin var olma ihtimalini düşünüp korktuğumdan inanıyorum, yokluğun bana bir şey kazandırmaz, ölünce, aferin, bak bilmem kaç milyar insan o'nu var sanıyordu, ama sen ve senin gibi dünya nüfusuna göre azınlık sayılabilecek insan topluluğu o'nu sürekli inkar etti denilip mükafatlandırılmayacağıma göre böyle bir risk almak ahmaklık. varlığı bir türlü tam olarak ispatlanamadığından asıl kapılıyorum cazibesine. şüphe duy ki sarılasın...
bir gün, çok uzak bir gün dünyanın en zeki bilim adamı çıkıp da aynen kanseri ya da yeni çıkan
bir hastalığın tedavisini bulur gibi tanrı'nın varlığını bilimsel anlamda kanıtlarsa, işte ben o
zaman tanrı'ya ana avrat küfrederim. tanrı'nın formülü şu: x ve y'leri bir tarafa atıp paydayı
sıfır veriyorsunuz, çıkan sonucu sabitleyip kökün dışına çıkartıyorsunuz, falan fıstık devam
ediyorsunuz.sonuç: tanrı kesinlikle var. hadi hepimiz tapalım ona.
saklambaçta bulunabilen bir tanrı'dan ne hayır gelir. kim takar. ben böyle geri zekalı bir
tanrı'ya asla kulluk etmem. "evet çocuklar, zor bir şifre yerleştirmiştim ama, asırlar sonra max
johnson diye bir kulum varlığımı akademik dilde de belgeledi. şimdi toparlanıyor ve tekrar
dağılıyoruz. bu sefer çok daha zorlaştıracağım işinizi."
ağzım açık bir şekilde hayranlıkla dinlemiştim onu. cebime üç beş kuruş koyup "hadi kendine bir gazoz al" dedi, teşekkür edip söylediğini yaptım. ne demek istediğini anlamıştım. ama ben
gerçekten inanıyordum.