ne olmuş lan burada? kasıklarımdan golf-stream akıntısıyla karışık ince çiy damlaların yağdığı los
angeles güneşinin altında malibu beach'de surf line'ı beklerken insanın içini daraltmayı biliyorsunuz ya helal olsun.. ne diyim size bilmem ki... benim küçük jesim olgunlaşmış, serpilmiş,
o kanatan ayarlarımı aldığı dönemdeki ürkekliğini üzerinden atttığı gibi kendi saldırmaya başlamış. şu an nedeni bilmediğim garip bir gurur içindeyim. bu hale gelmesinin benim eserim olduğunu bilmenin, ondaki bu değişimin ben koktuğunu, zamanında yediği ayarların neticesinden kaynaklandığı bilmek, katlanmış penisin kendisini bulması gibi bana huzur veriyor.
partilerimden birinde içkiyi fazla kaçırmışım. havluyla evde geziyorum. naked bi halde. nasıl
olduysa ters bir hareket yaptım ve o an ispanyol yavrunun biri küçük albay'ı gördü. katlanmış
haldeydi. eminim. küçük albay görmedi çünkü onu. küçük albay kendi görmediği zaman ev
haliyle takıldığından ister istemez olduğundan zayıf görünüyor. şimdi ben bu kıza "sorry" dedim,
taşağa vurdum filan da olmadı, bitmedi. küçük albay'ı tekrar gösterip orjinal hali bu diyene kadar içimde bir huzursuzluk olacak. eee gözünün önünde küçük kayser'i açıp da, "sorry about that, ı mean last time and this time, its the real albay, just let u know, sorry again..." demek de geçti bi ara içimden ama, gerçekçi bulmadım.
jesiiiiiiiiiii senin için geliyorum, senin içiinnnnnnnnnn, senin içinnnnnnnnnn....
ahhhhh sözlüğün gündeminden uzak olmak ne kötü. her şeyi kaçıyorum. gündem benim ama. ben. ayar verecek adam bulamamanın sıkıntısı çok başka bir şey ya. geçen gün bi film çekiyorum.
senaryo göreği tekerlekli sandalyeye ihtiyaç oldu. hani plajlarda kuma gömerlerler ya insanlar
birbirlerini, şakasına, bundan da öyle bi sahne var. ama filmin sonunda adamın ayaklarının
olmadığı ortaya çıkıyor. özürlü yani. komedi-macera türü. neyse sordum bizim ekibe tanıdıkları özürlü arkadaş var mı diye, bir günlüğüne sandalyesini ödünç almak için, ohh valla yatıp uzanıp film filan seyreder işte dedim. bulamadık ama.
neyse ya nerede yazıyordum ben. heee jesi gibi benim bulaşma potansiyelim olduğu bir yazar. ahh işte bu iki yazarların bir de yazılarını okuyabilsem, bi bahsettikleri şeyler ilgimi çekse. geliyorum. çok yakında.