sokak hayvanları uyutulacak

entry91 galeri
    57.
  1. buna karşı çıkan tayfanın ortak özelliği, işine geldiği zaman mantıki, işine geldiği zaman vicdani argümana sarılması.

    Köpekler tarafından parçalanan insanlardan bahsedilince barınak/aşı/küpe diyorlar, bunların imkansızlığından bahsedince “yazık değil mi hayvanlara vicdansızlar” demeye getiriyorlar. E peki madem, siz sahiplenin, diyorsunuz, ona da gelmiyorlar.

    Basite indirgeyelim:

    Kısırlaştırma, aşılama, küpeleyip sokağa salma 2 nedenle fesable bir çözüm önerisi değil.

    Birincisi, buna yönelik bir kararname çıktığında sokak köpekleri üremeye ve insanlara saldırmaya son verip en yakın belediyenin kabul bürosuna kayıt yaptırmayacaklar. Yani bunu yapmak mümkün olsaydı bile kısırlaştırma süresi + son kısırlaştırılan köpekten sonra popülasyonun anlamlı ölçüde azalmasına kadar geçecek süre (min 10 yıl) kadar daha toplum bu sorunla yaşasın, diyorlar. Oysa mevcut durum toplum sağlığı ve insanın vücut bütünlüğü açısından kabul edilebilir’in çok ötesinde, bıçak kemiğe dayanmış durumda.

    ikincisi, dünya üzerindeki herhangi bir canlı popülasyonunu kısırlaştırarak kontrol altına almayı umuyorsanız o canlının üreme stratejisi, üreme sıklığı, tek üremedeki artış gibi temel değişkenlere göre hareket etmeniz gerekir. Kamu imkanlarıyla Sokakta köpek kovalayarak girişeceğiniz bir yöntemde mükemmel bir iş icra etseniz bile kısırlaştırmayı ıskalayacağınız köpekler olacaktır.

    Bu ne demek?

    Mesela bir coğrafyadaki insan popülasyonunun 2 nesil sonra dramatik şekilde düşmesi için doğurgan kadınların %90’ının ölmesi ya da doğurganlığını yitirmesi gerekiyor. Çünkü insan biyolojisine göre üreme sınırını kadının bir yıl içerisindeki doğum sıklığı (1), bir kerede doğurduğu çocuk sayısı (~1,001…) ve doğanların doğurgan hale gelme süresi belirliyor. Erkek birden fazla kadını hamile bırakabildiği için önemli bir etken değil.

    Şimdi bu verilerdeki değişkenlere köpeklerin doğum sıklığı ve bir kerede doğacak köpek sayılarını ve yeni doğanların doğurgan hale gelme sürelerini koyun. insana göre üreme hızlarının kaç kat olduğunu hesaplayın.

    Eğer dişi köpeklerin tamamına yakınını kısırlaştıramazsanız (bu arada siz kısırlaştırma girişimine başladığınızda üreme devam ediyor) geçmiş olsun. Kısa sürede köpek popülasyonu eski haline dönecek demektir.

    Bakın, daha bunu sabote edecek, güya kahramanlık ayağına köpekleri kısırlaştırmadan kaçırmaya çalışacak manyaklardan ve evinde beslediği köpeğin sokak köpekleriyle çiftleşmesini olağan karşılayacak tiplerden bahsetmiyorum bile.

    Şu an köpek popülasyonu artmaya devam ediyor, artış ivmesini baskılayan tek şey ise sokağın yarattığı (yemek, dövüşte hayatta kalabilme kabiliyeti, bulaşıcı hastalık vs) şartlar.

    Bu baskılamaya rağmen, Kısırlaştırmayla popülasyon kontrolü için çok ama çok geç kalındı. Milyonlarca başı boş köpekten bahsediyoruz.

    Kamu kaynaklarının toplama, aşılama, kısırlaştırma vs için harcanmasından bahsetmiyorum çünkü benzer bir durum uyutma için de geçerli. (Ancak uyutuma seçeneğinde kısırlaştırma gibi yıldırım hızıyla hareket etme zorunluluğu yok.)

    Barınak içinse maliyet devasa. Köpeklerin sadece ve sadece günlük beslenme (e haliyle süte ekmek doğrayacak değilsiniz) maliyeti dahi aylık milyonlarca doları geçer. Bunları en az ortalama yaşam süresi kadar beslemeniz şart, yani sürekli bir giderden bahsediyoruz. Barınak için gerekli alanların ayrılması, bu alanlara yapı giderleri, iş gücü giderleri vs gerisini siz hesaplayın. Sadece hazırlık aşamasının bile yıllar süreceğini de unutmayın. Diğer yandan, ortalama barınakların hali ve sonuçları zaten bilinmeyen şeyler değil. Hasılı, Masal diyarında bile mümkün değil.

    Peki yazık değil mi köpekleri uyutmak?

    Evet, yazık.

    Peki, sizin imkansız kısırlaştırma politikanızla (hadi mümkün oldu diyelim) tekrar sokağa salmak yazık değil mi?

    Bunu savunanlar eğer uygulanırsa neden 3-5 yılda biteceğini iddia ediyorlar? Çünkü ortalama yaşam süresi 10-15 yıl olan bir canlının sokakta max 5 yılda öldüğünü onlar da biliyorlar. Hepimiz biliyoruz ki, köpekler sokakta açlıktan, hastalıktan, trafik kazalarından veya diğer köpeklerin vahşetine maruz kalarak ölüyorlar. (Daha doğum esnasında ölenleri de bilmiyoruz, onu da dahil etsek ortalama yaşam süresini muhtemelen daha az hesaplarız) . Sokakta yaşlılıktan (doğal yollardan ölen) kaç köpek gördünüz? (Ancak üreme hızı, bu etkenlerin yarattığı azalmadan hala çok fazla.)

    Yazık değil mi, hayvanları hastalığın, açlığın, otobanların, vahşetin pençesine itmek? Bu mu çözüm öneriniz?

    Madem bu kadar vicdanlısınız, alın 1-2 tanesini evinize, götürüp kısırlaştırın, aşılatın ve doğal yaşam ömrü dolana kadar bakımını üstlenin, böylelikle olası iki akıbete (uyutma/sokak vahşetine terk etme) maruz kalmalarını önleyin?

    Ona da yanaşmıyorlar. Onca kamu kaynağı, iş gücü, yıllarca sürecek bir kısırlaştırma savaşına sokulsun, sonra yine hepsi sokakta açlığa, hastalığa, vahşete terk edilsin!

    Neden? Paşa gönülleri öyle istiyor.

    Peki aynı hassasiyeti, gaddar insanoğlunun haşere adını verdikleri canlılar için gösteriyorlar mı? Tabi ki hayır. Çünkü hamam böceği, yılan, fare vs kolayca evcilleşemediği gibi, insanla etkileşime girmeye ve insana keyifli hissettirmeye müsait değil. Onlara yazık değil mi? Değil!

    Sokak köpekleri tarafından parçalanan çocuklara, öldürülen insanlara yazık değil mi?

    Sokak köpeklerinin öldürdükleri diğer hayvanlara (artık köylerde kurt gibi koyun sürülerine saldırıyorlar) yazık değil mi?

    işte parmağımızı şıklatırcasına kısırlaştırabilsek, üzerine bir 7-8 yıl daha köpek vahşetine katlanabilirsek bütün sorunlar çözülecek ama diğer herkes irrasyonel psikopatlar oldukları için köpekler uyutulsun istiyorlar!

    —-

    Bunca sözü de “aman sizin mızırtınızı mı çekecek herkes” gibi bir altyapıyla söylemiyorum. Köpeklerin uyutulmak zorunda olmasından aşırı rahatsızım. Barınak veya sahiplenmeye yanaşmayıp sokağa salmayı savunanların sayısına da vurgu yapmıyorum. Ben de biliyorum, sesi çok çıkan bir azınlık olduklarını. Doğruyu 1 kişi söylese, 8 milyar insan aksini iddia etse de doğru doğrudur.

    Ama soruna yönelik makul bir çözüm önerilerini göremiyorum. Daha yakın zamana kadar bunun sorun olarak tanımlanmasına bile karşıydı birçoğu. Hatta bir kısmı ölen çocukların ardından “başıboş çocuk sorunu” diyecek kadar vicdansızdılar.

    Bir bakıyorsun mantığa davet ediyorlar, bir bakıyorsun vicdan muhasebesine davet ediyorlar. Ben şahsen tutarlı oldukları sürece ikisine de varım.

    Bana en makul ve vicdanlı gözüken yöntem, köpekleri evlerine alıp sahiplenerek uyutulmaktan kurtarmaları gibi geliyor.
    2 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük