evdekilerin bir hafta, iki hafta, bir ay bir yere tatile gitmesiyle aynı şey değildir.
taşınalı sekiz ay oldu galiba. herkes uyusun da kendime vakit ayırayım diye beklediğim, gece tek başıma resim yaptığım kitap okuduğum zamanları özlüyorum. öyle saçma ki aylardır yalnız kalsam da vakit ayırsam dediğim hiçbir şeyi yapmadım.
günde tek öğün en kolay yemeği yiyorum.-hatta bazen çabuk çorba- oysaki ben yemek yapmayı sevdiğimi sanırdım. meğerse ailemin yaptıklarımı yemesini seviyormuşum. hiçbir şey pişiresim gelmiyor.
galon galon kahve içsem kafamı toplayamıyorum.
en kötüsü de aklımın bırakıp geldiğim şehirde, o evde kalması. ben bir aile reisiymişim annemin babamın evinde, bunu çok net anlıyorum. herkesten sorumluymuşum da lisede, üniversitede, şimdi atandığım yerde hep sorumluluğumdan kaçıp onları terk etmişim gibi bir his... hiç yakamı bırakmıyor. en son gittiğimde büyük bir kriz çıktı ben toparladım canımdan kanımdan gitti verdiğim emek. olsun ama kardeşim "abla sen hep gittin zaten yoktun ki" diyince anladım asla yetmeyeceğini ve bu çocukluktan başlayan başarısız aile reisliğini hiç bırakamayacağımı.
ben şimdi kendi evimde kalırım ama aklım kalbim duramadığım yerde.