kedi olamadan fare tutmaya heveslenmek, buna benzer bir biçimde ifade edebilir kendisini galiba yaşadığımız sanal ve garip yüzyılda. çünkü artık çoğu şey kolay ve basit, veya bizlere öyle görünmekte. zira birkaç edebiyat dergisi ve birkaç farklı yazarın eserlerini dahi okumadan o yazarlar, onların eserleri ve genel edebiyat hakkında çok rahat bir şekilde düşüncelerimizi dile getirebiliyoruz. ve bunu düşünce özgürlüğü veya eleştirebilme özgürlüğü adına yapıyoruz çoğu kez. zaten baştan beri demokrat bir ülkeyiz ya, kime sarsak veya sallasak diye kendi kendimizi yiyoruz çoğu kez. hatta bazı geceler zor uyuyoruz; bugün düşünce özgürlüğümü sağa sola bok atıp rahatlamak için kime sardım ve katılımcı bir demokratik ülke için allah rızası için ne yaptım diye...
bir insan nazım ustayı, karşılığında yer aldığına inanılan veya karşıtı olarak gösterilen necip fazıl'ın anılarınından ve eleştirilerinden okusa bile eminim ki o bir insanın nazım ustaya düşmanlığı ideolojik ve benzeri karşıtlıklarından ve eleştirilerinden öteye gidemez. çünkü necip fazıl'ın nazım ustayı muhattap olarak görmesini bile gözden kaçırıyor çoğu kişi. zira anlatıldığına göre necip fazıl önemli bir şairmiş, iyi yazarmış ve nazım ustadan hiç haz etmezmiş.
kaldı ki edebiyattan zerre kadar anlasa bir insan bu kadar acımasız ve taraflı bir yargıda bulunamaz. nazım hikmet şiirlerindeki ruhsuzluk diye başlanmaz bir kere şiir ve şair eleştirisinde cümleye. nasıl ki necip fazıl şiirlerindeki materyalizm noksanlığı diye başlanamazsa. hoş, başlayanlar da kendilerine konuşur.
en basitinden yükse sesle okunan ve okunamayan şiirler gibi basit bir ayrıma gidilse en başından -edebi- bir yargıya varır bir insan.
nazım hikmet hakkında kuşku duyan, edebiyatına laf söyleyebilen kişilerin nazım ustanın kitaplarını okumasını salık vermekten başka yapacağım birşey yok ne yazık ki.
tanım olarak, kimilerine göre nazım ustanın allahsız olmasından kaynaklanan durumdur.
-bu tanımı bazı insanlar tatmin olsun diye yaptım-