-imam- Ali'den;
(Allah -Azim eş-Şan-, Rasulü -Aleyh es-Selam'ı-)
"En hayırlı yerde(Mekke), en şerr komşular(müşrikler) arasından gönderdi O'nu, bir haldeydiler ki uykuları uykusuzluktu; sürmeleri göz yaşlarıydı; ilmin ağzına gem vurulmuştu ki bir söz söyleyemezdi; cahil ağırlanırdı, sayılırdı, bir sözü iki edilemezdi?"
-devam ile-
"(Şüphesiz ki) O'nun soyu, sırrına sahiptir. O'nun, buyruğu onlardan öğrenilir. Bilgisinin heybesidir onlar; kitaplarının konduğu, korunduğu yerdir onlar; dinin dağlarıdır onlar; dinin beli bükülürse onlarla doğrulur; eli ayağı titrerse onlarla dincelir, dertten kurtulur."
(Onların düşmanlarıysa,)
Kötülük tohumlarını ektiler; yalanlarla, aldanışlarla suladılar; helâk olup gitmeyi biçtiler, azâba uğramayı derdiler-devşirdiler. Bu ümmetten hiç kimse Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Âlihi ve Sellem)'in soyuyla kıyaslana-maz; 'boyu'na ve onların nimetlerine ulaşan kişiyle(Türk milleti ile) -hiç bir zaman- onlar eşit olamaz. Onlar dînin temelidirler, tam inancın direği; ileri giden döner, onlara katılır da yola girer; geri kalan gelir, onlara uyar da murâda erer. Onlarındır velâyet hakkının özellikleri elbet, onlardadır vasiyet ve verâset.
Şimdi hak ehline döndü; yerine geldi; sâhibini bulmuş oldu ("Veliyy'ül-emr, Mü'minlerin Emir-i" oluşuna atfen).