genelde askerlik görevini yapmamış olanların anti-militarist biraz da entellektüel bir hava içinde kış-kışladıkları, hor gördükleri bir çeşit vatani zorunluluktur.
türkiye içinde birçok farklı kültürden insanı barındıran, karma bir devlettir. bu kadar çok düşmanınınz varsa ve siz -kaba tabirle- "karma" iseniz o zaman sizi bir arada tutacak güce ihtiyaç duyarsınız manevi olarak.
ülkedeki herkesin askerlik yapmış(yapacak) olması, az raslanır bir toplumsal bütünlük sağlar. bu birlik duygusunu milli maçlardaki başarı ya da eurovizyon birinciliği sağlamaz öğle değil mi? yani şunu diyorum yaşınız kaç olursa olsun, askerlik görevinden sonra tanımadığınız bir adamla bile askerlik anılarını konuşabilirsiniz.
ülkenin durumu içler acsıdır beyler. istanbulu falan düşünmeyin. gidin doğuda bir köye bakın. adamın okuma yazması yok, türkçesi yok, dünyadan ve kendinden haberi yok. köyü dışına çıkmamış. siz zorunlu olarak bu adama birşeyler öğretiyorsunuz. bazı gerçekleri öğretiyorsunuz. köyün dışına çıkartıp adamı bak kardeşim burası türkiye diyorsunuz. en azından tuvalete gitmeyi öğretiyorsunuz. tuvalete edemeyen adamların da olduğunu unutmayınız bu ülkede... ama iyilikle ama dayakla...
işin zorunluluğuna, daha ziyade zorluğuna gelecek olursak, evet askerlik ana kucağı değildir. ülke için bir çok saçma sapan (gereksiz) eğitimi, masrafı barındırır. düşmanlarla fiili savaş işe 15 aydır elinde silah olan gencin işi değildir. bu işi profesyoneller yani mesleği askerlik olanlar yapmalıdır aslında.
kısaca ve özetle..
askerlik savaş-düşmanlar yönünden gereksizdir. ordunun çoluk çocuğa ihtiyacı yok. profesyonellere ihtiyaç var.
ama bu mantıktan değil, sosyolojik açıdan bakarsanız, faydalarını da görürsünüz.