kokusu taaa buraya geldi. ne yediniz lan böyle de kokutuyorsunuz?
neyse, insanların yanında osurmayın.
yaşanmıştır... serserilik-gençlik zamanları. bir arkadaş var, osur deyin zart diye osurur. lavuk sanki götünde hazır osurukla geziyor.
neyse, çiçek pasajındayız. fenerbahçemiz galip gelmiş ıslatıyoruz. biralar kızarmış patates midye kalamar tava çerez masayı donatmışız.
madam anahit ileride bir masanın ucunda oturmuş akordeon da kulağa yabancı gelmeyen tınılar döktürüyor.
yan masada bizim gibi gençler de fenerin galibiyetinin kutlayarak galibiyeti bira ile vaftiz ediyorlar. hakemler hakkında konuşurken bizim arkadaş "şurada o hakemi görsem yatırıp ağzına" dedi "zaaart" diye osurup " diye çekerim dedi.
yan masada bize yakın oturan gençlerden biri osuran arkadaşa dönüp "pardon konu neydi tam duyamadım" dedi.
arkadaş da "hakemin ağzına" diyerek "zaaart" diye osurup "böyle osururdum" dedi. genç "nasıl, konu bu muydu?" dedi. arkadaş bir kez daha osurup evet dedi. genç sakince "haaa" dedi. genç önünü avuçlayarak "ben de götün bunu çağırıyor sandım" dedi.
bizi aldı bir gülme. yan masada gençlerle masaları birleştirdik çok güzel bir 3 saat geçirdik. futbol ve geyik muhabbeti yaptık.
o günden sonra götünde bülbül olan osur deyince osuran arkadaş başta olmak üzere kim osurursa ya gözümüzle işaret ederek, ya elimizle önümüzü avuçlayarak "bunu istiyor" galiba dedik.
onun için olur olmaz yerde osurup "göt dediğin ötmeli, ötmeyen ggöte dürtmeli" bahanesine sığınıp sağda solda cart curt çekip "abi biraz medeni olun. avrupa da osurmak sağlıktan gelir, asıl ayıp geğirmek" demeyin.
doğru da... ne burası avrupa ne de biz avrupalıyız.
bildiğin kıro çomar cocktaili biriyim. af etme ama koyarım o göte, bir mantar al tak götüne.