kapitalizmin "bak eskiden günde 16 saat güvencesiz ve perişan bir halde çalıştırırdım seni, komünistler yüzünden 8-10 saate düştü bu. arta kalan saatlerinizde uyku uyuyabildiğinizi, sevdiklerinize vakit ayirabildiğinizi, tövbe haşa neredeyse onur sahibi varliklar gibi dolaştığınızı görüyorum zoruma gidiyor. oysa 19. yy ne güzeldi" demek yerine "siritmaz bu" diyerek piyasaya sürdüğü kişisel gelişim sloganı, emekçinin kafasını karıştırma aparatı. yemeyin la bunu!
konfor alanının dışına çıkmak derken, herkesin aklına daha fazla iktisadi kâr için riskli bir girişimcilik geliyor. bu da normal çünkü zaten bu anlayış bu temelde inşa ediliyor. oysa bahse konu olan şey maddiyat değil de hak, hukuk, adalet, özgürlük arayışı ise, yine aynı muktedirler tarafından konfor alanını namusun gibi koruman salık veriliyor. o zaman günde 18 saat da çalışsan, iki kuruşa köpek gibi muamele de görsen, iki fikrini ifade etme olanağın her türlü gaspa da uğrasa, solucan gibi yaşamaya mahkum da edilsen her fırsatta "konfor alanının dışına çık" diye kafa ütüleyen çark, ilk örgütlü itirazında bu defa "iyi kötü bir işin var, kira da olsa yuvan var, bak çocukların sağ en azından, otur oturduğun yerde" diyerek az ile yetinmeyi salık veriyor, konfor alanını övmeye başlıyor.
illa konfor alanından çıkacağım, diyorsanız da bu salt maddi kâr amaçlı olmak zorunda değil. haklarınız için de çıkmayı deneyin oradan. zaten dipteyiz kaybedecek bir şeyimiz yok.