benim de içinde bulunduğum fenerbahçe taraftarının haklı bir manifestosudur.
ancak,
aynı taraftarlar şimdi özlemle aradıkları zico'ya geçen sene söylemediklerini bırakmadılar. ne adamın stajyer antrenörlüğü kaldı, ne de futboldan anlamadığı. ki o adam futbol bilgisiyle hepimizi cebinden çıkarıp, paket yapar, sonrada aziz yıldırım'a yollardı. ama ona da helal olsun, o kadar eleştiriye ve "hakaret"e rağmen bir gün olsun, taraftara isyan etmedi. takıma geldiğinde onbinler karşılıyodu dönerkense tek başına ve sessiz sedasız ayrıldı ülkeden yine de büyük bir övgü söz ediyor fenerbahçeden.
aziz yıldırım ise naptı, son avrupa şampiyonu ispanya'nın teknik direktörü aragones'i getirdi. hani en tepedeki adamı. türkiye'de ahmet çakar'ın gibilerin beğenmedi aragones'i.ispanya'nın yıllardır hasretini çektiği şampiyonluğu elde eden adamı. ama yok işte, olmadı, tutmadı. aragones fenerbahçe'nin başına geldi, bi yanda brezilyalılar diğer yanda ispanyollar, müthiş bi sezon olur derken elektrik kesildi ve biz kalktık play station'ın başından. o da olmadı, gene hüsran gene gözyaşı.
evet, biz taraftar olarak hatalar yaptık. günümüz günümüzü tutmadı, kimi sevdiğimize biz bile karar veremedik. aziz yıldırımsa denedi. genç antrenör getirdi yeterli olmadı, olgun antrenör geldi o da tutmadı. bu 11 yıl içinde bir şirket olarak büyüttüğü fenerbahçe'de futbol takımında başarı elde edemedi. *
sözün kısası, ne denese tutmadı bu adam. şimdiyse en iyi yol, ara vermek. eğer durumumuz daha kötü olursa, aynı manifestodan tekrar yayınlar ve aziz yıldırım dönsün deriz. ama şimdi ayrılmaya ve birbirimizi anlamaya ihtiyaçımız var. hem bu klubün iyiliği, hem de aziz yıldırım'a olan saygımızı kaybetmemek için.