boşanmak

entry357 galeri
    327.
  1. genelde çocuk yüzünden yapılamayan bir hareket. mutsuz ailelerde duygu düşüklüğünün, çocukları daha çok etkilediklerinden haberi olmayan bireyler, cesaret edemezler. çocuk bakımından baktığımızda da boşanan bir ailede olmak ve o çatışmada büyümek, büyük bir etkendir. toplumsal bir ortama hazırlanan çocuğun, ilk ortamı ve yetişeceği ortam olan okul ortamında, elleri ellerinde gezen baba-kız, baba-oğul veyahut aile-çocuk ilişkisi, boşanan bir ailede büyüyen çocuğu son derece etkiler.

    Temel anlamda ve köken olarak boşanmayı incelemek gerekirse, Türk Dil
    Kurumu (TDK), boşanma kavramını “Karı ve kocanın mahkeme kararı ile
    birbirinden ayrılması/ eşlerden birinin boşanma ilamı almasıyla evlilik birliğinin son
    bulması” şeklinde açıklar.

    Arıkan’ın ''Halkın boşanmaya ilişkin tutumları araştırması'' isimli araştırmasına göre ise boşanma; hukuki kurallara dayanarak
    gerçekleştirilmiş bir evliliğin, karı-koca olarak hiçbir bağları kalmaksızın; ancak
    varsa ortak çocukların hakları saklı tutularak yargıç kararı ile sona erdirilmesine ve
    tarafların başkalarıyla yeniden evlenmelerine imkan sağlayan hukuki bir işlemdir.

    Akıntürk T., ''Aile Hukuku'' kitabında boşanmayı, hayatta olan eşlerin mahkeme kararı ile
    evliliklerinin hukuki olarak son bulması olarak açıklamıştır.

    Türkiye istatistik Kurumu’na göre, boşanma evlenmenin yasal
    olarak son bulması, yani kadın ve erkeğin yeni bir evlilik yapma hakları oluşacak
    şekilde hukuki olarak evliliklerini sonlandırmaları durumudur.

    Boşanmanın gerek dünya çapında gerekse ülkemizde geçmişe göre artış gösterdiği bilinen bir gerçektir. Boşanma bir kadın ve bir erkeğin ayrılması gibi görünürken, aslında geleceğin bireylerinin hayata hazırlandığı en önemli ortam olan ailenin de yıkımı anlamına gelmektedir.

    Boşanmanın ekonomik güçlükler, eğitim düzeyi, ırk, din, kültür farklılıkları, sağlık sorunları, işsizlik, alkol ve uyuşturucu kullanımı, kumar, cinsel sorunlar, ilgisizlik, kıskançlık, aldatma, şiddet gibi pek çok nedeni olabilir. Bunun yanı sıra eşler arasındaki yaş farkı, çocuk sayısı, eşlerin çalışıp çalışmadığı ve evlilikte yaşanan çatışma düzeyi de boşanma ile oldukça bağlantılıdır.

    Evlilikle ilgili beklentilerin karşılanmaması, hayal kırıklığına uğrama, evliliğin devam etmesinin bir yararı kalmaması, evliliğin rutin bir düzene girmesi, eşler arasındaki anlaşmazlık ve çatışmalara çözüm bulamama, sevgi ve saygının yitirilmesi ve geçimsizliğin giderilememesi aileyi boşanmaya sürükleyebilmektedir

    Bray’ın (1995) yaptığı bir araştırmaya göre eşler arasındaki çıkan
    anlaşmazlığın temeli stres, duygusal sorunlar ve iletişim yetersizliğidir. Aynı
    zamanda, toplumsal yaşam değişiklikleri eşler arasındaki ilişkinin boşanma ile
    sonuçlanmasına kritik rol oynamaktadır. (Ünlü, S. (1993). ''Aile Yapısı ve ilişkileri'' kitabından.)

    Boşanma ile bağlantılı olan aile içi şiddetin araştırıldığı bir çalışma
    sonucunda, şiddet olaylarında alkol kullanımının %67 olması nedeniyle alkol
    kullanımının şiddet üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu görülmüştür.

    TÜiK'in 2016 yılında yaptığı bir araştırmaya göre 830 boşanma sebebinin yaklaşık
    %97’sinin nedeninin geçimsizlik olduğu belirtilmiş, aldatma, psikolojik rahatsızlık,
    şiddet gibi sorunların bu sırayı izlediği belirlenmiştir.

    TÜiK’in 2016 yılında yaptığı istatistiksel araştırma sonucunda kaba boşanma hızının en yüksek olduğu il binde 2.63 ile izmir olarak belirlenmiştir. Sırayı ikinci olarak 2.55 ile Muğla ve üçüncü olarak da 2.46 ile Antalya izlemiştir. Kaba boşanma hızının en düşük olduğu il binde 0.15 ile Hakkari ve Şırnak olmuş, bu illeri 0.23 ile Siirt, 0.25 ile Muş izlemiştir. Doğudan batıya gittikçe boşanmalarda artış olduğu ortaya koyulmuştur. Bunda da kültürel yapının etkin olduğu düşünülmektedir. Eşler arası boşanma dini ve kültürel açıdan doğu ülkelerinde olumsuz karşılanırken Avrupa ülkelerinde ve ülkemizin batı kısımlarında kültürel yapı farklılaştıkça boşanma oranları artmaktadır

    Boşanma sürecini yaşamış bir anne babanın, ayrılık yaşamayan kontrol gruplarına oranla, boşanmadan önceki yıl boyunca yüksek seviyede stres yaşadıkları tespit edilmiştir. Ancak boşanma sürecini yaşamış her insan, boşanmayı farklı düzeylerde tecrübe edebilir. Boşanma sürecinde öfke ve düşmanlık, depresyon, düşük özgüven, benlik kavramı, sosyal izolasyon ve terk edilme gibi duyguların tanımlanmasında, bu duyguların süresini ya da yoğunluğunu belirlemede kesin bir kanıt yoktur. Bununla birlikte, boşanma sonrası çiftlerin çoğu depresyon, yalnızlık ve geleceğin ne getireceğiyle ilgili kalıcı korkular gibi duygusal zorluklar yaşamaktadır. Ayrıca bunları tecrübe ederek kişisel bir başarısızlık duygusu hissettikleri de bilinmektedir. Bu süreçte, bunalımlı bir zaman dilimi geçiren, eşinden ve çocuklarından ayrılan bir anne veya babanın içinde bulunduğu psikolojik ortam onu mutsuz ve karamsar hale getirerek benlik saygısının azalmasını tetikler.

    Anne babası boşanmış çocuklar, ailenin yaşadığı bütün zorlukları tecrübe etmiş çocuklardır. Anne baba arasında kopan iletişim ve tartışmaların faturası en çok onlara çıkmıştır. Ailesinin dağıldığını görmek, bu durumla yüzleşmek ve çocuklarıyla mutlu halde gördüğü her aile onlara kendilerini kötü hissettirir.

    Çocuklar, boşanma fiilinden çok, boşanma sürecindeki şiddet oranından ve bu süreçte yaşananlardan etkilenir. Anne baba arasındaki öfke yoğunluğu ve düşmanca tutumlar, çocuk tarafından sevilmeme olarak algılanır. Çocuklar, çoğu kez de aile içindeki kavgaların nedenini kendinde arar ve suçluluk duyarlar.

    Çocuğun ruh sağlığına etki eden önemli faktörlerden birisi, anne babanın hem kendi aralarında hem de çocuğa karşı tutumlarıdır. Boşanma
    neticesinde bebeklik ve ilk çocukluk devresinde sevgisiz ve şefkatsiz geçen
    yıllar, çocuk üzerinde silinmez izler bırakmaktadır. Hayatın bu döneminde sevgiden yoksun kalmanın hiçbir zaman tamamıyla telafisi mümkün değildir. Çocuğun anne babasında bulamadığı bu sevgi ve şefkat ihtiyacı, iyi huylu ve iyi yürekli bir yetişkin tarafından karşılanmaya çalışılsa
    da, çocuk bir dereceye kadar buna karşılık vermektedir. Sevgi yoksunluğu, güven bunalımına giden yolda ilk işaret olarak karşımıza çıkmaktadır.

    Ayrılma veya boşanmayı takip eden süreçte, ailede bir düzensizlik ve stres ortamı oluşur. Bu süreçte çocuklar sıklıkla ters hareketler ve saldırgan davranışları içeren çeşitli davranış problemleri sergilerler. Bu da çocuklarda depresyonu tetikleyebilir ve sağlıklı gelişimlerini engeller. Nihayetinde çocukların aile ilişkileri, okul ve akademik başarıları ve arkadaşlarıyla ilişkileri olumsuz etkilenir. Bu nedenle boşanmış aile çocuklarının IQ testlerinde önemli derecede düşük puanlar tespit edilmiştir. Başarıdaki bu düşüklüğün nedeni, ailelerin boşanma sürecinde yaşadıkları çatışmaları çözemediklerinden, çocuklarına zayıf sosyal beceriler öğretmeleridir. Problemlerin çözümünde çocuklarına örnek olamayan anne babalar, çocuklarına çatışmalarla nasıl baş edeceğini öğretemezler. Yapılan çalışmalarda, evlilik hayatında yüksek seviyede çatışmaya maruz kalan annelerin çocuklarına karşı daha soğuk, ilgisiz ve reddedici davrandıkları bulgusuna ulaşılmıştır.

    Boşanmış ve tekrar evlenmemiş ailede erkek çocukların denetimi daha az olmuş ve bu çocuklar daha anti-sosyal bir davranışa sürüklenmişlerdir. Aynı konuda kız çocukları ağlamaya, sızlamaya eğilimli ve üzüntüye meyillidir.
    0 ...