üst üste 5 maçtan da galip gelen regulus, arkadaşı ile dalga geçmeye başlar. safi gaz olan arkadaş, bir tane daha yapalım, sen bir tane kazanırsan bitecek, ben kazandıkça 5-6'ya kadar devam edecek der. kabul edilir.
arkadaş manyak olduğu için galibetleri 5-5 yapar. son maçta ise 85. dakikaya 3-1 önde girer. takımlar hep aynıdır. o barcelona ben man utd.
dakika 85'te kazanılan korneri klasik bir şekilde kale ağzına ortalamak yerine, tamamen çizgiye dayayıp atarım. tam zamanında verdiğim kavis sayesinde top direk kaleye girer. arkadaş sinir krizine yaklaşır ama yine de az sonra müthiş bir zafere ulaşacağı için sakinleşir.
santra yapar. rooney topu anında kapar. yarı alanın ortasında kaleye vururum. amacım korner yaptırmak da olsa, valdes, anlamadığımız bir şekilde ileri çıkar ve topu kendi ağlarına tokatlar.
arkadaş artık ağlamaklıdır. ama uzatması vardır bu işin.
ya da o öyle sanmaktadır. artık stoppage time'dır ve arkadaş topu oyalamak için elinden geleni yapmasına rağmen, aslan parçası nani kaptığı topla rüzgar gibi gelir kanattan, içeride tevez, at da yazayım dercesine bakmaktadır. nani yere düşerek gubidik bir orta yapar. süzüle süzüle gelen top, defansın bel kemiği puyol'un kafasına çarparak yakın direğin dibinden ağlara gider. böylece 5 dakikaya sığdırılmış 3 gol ile arkadaşın hevesi kursağında bırakılır.
buradan sonra arkadaşın durumu, aklınıza gelebilecek en sağlam sinir krizidir. valdes ve puyol'a etmediği küfür kalmaz. ayrıca son 2 golde topu kaptıran yaya toure'yi, 1 hafta boyunca(gerçek süre) oynatmayarak kendince ceza verir.