pazar arabasını apartman merdivenlerinden hıgıdı bıah ıırgh nidalarıyla indirme ile başlar. bir de file veya pazar çantasi ya da tel sepet alınır. eskiden pazarlarda poşet cimriliği yapıldığından yani esnaf poşetten kıstığından bir de evden bir sürü poşet goturulurdu. bildigin gima, karfur, bim, endi, keleşler gıda pazari poşeti toplanirdi.
akabinde evden anneyle çıkılır, küçükse el tutulur bırakılmaz. boş pazar arabası girintili çıkıntılı yollarda spinler atılarak itina ve zevkle sürülür. ancak pazara gelindiğinde işin eglencesi biter, ızdırap dolu dakikalar başlar.
önce annenin fiyat turu başlar. evet, benim annem tüm pazarı başından sonuna gezip fiyat kıyaslaması yapardı. resmen etiket secerdi kadin ya. ve o tur bitmeden alisveris yapilmazdi. yani bir tezgahta bedavaya urun satilsa bile, o tur esnasinda gorulduyse alinmazdi.
fiyat turunun bitmesiyle pazar alisverisi baslar. fiyat turu iste burada avantajini gosterir, alisverisi hizlandirir. tabi bu esnada kalabalik yarilir, pazar arabasiyla çok ayaklar ezilir. gotuyle tezgah kapatan teyzelerin arasindan gecmeye calisilir.
isin en sıkıcı yanı ise anne zerzevat secerken beklemektir. yaninda beklersin tezgahin onunu kapatmis olursun, obur tarafa gecersin teyzenin biri secmece yapamaz, o yana gecersin araba gecer, bu yana gecersin çocuk atlar, öbür yana gecersin diger tezgah sahibi kızar. bir de bu esnada annesiyle pazara gelen salak çocukların boş ve ölümcül ebleh bakışları vardır. anne domates alıp parayı verene kadar size dik dik androidmişsiniz gibi bakarlar. pşşt ne bakıyon falan yapsanız da o ifade asla değişmeyecektir.
alisveris devam ettikce pazar arabasi dolar, dengesi bozulur, bir yana yatar, tekerler donmez. sebze meyve yerleşimi esnasında ise dikkat edilmesi gereken altin kurallar vardir surekli anne tarafindan hatirlatilan. mesela patates arabanin en altinda kalmalidir, domatesler ezilebileceği için en üstte durmalidir. bir de yol boyu devam eden uyarilar mevcuttur: yumutalari kirma, biberleri patlatma gibi..
pazar cikisina yakin tam bitti bu iskence derken anne bir sey almayi unuttugunu farkeder. o eksik de ne hikmetse pazarın diger ucundadır. artık dolu pazar arabasıyla oraya gitmeye mecali kalmayan yavrucağızı anne merhametle karşılar. bir kaldirim tasina oturtur, kıçının altına üşütmesin diye karton parcasi bulusturur ve kosar adim o eksigi almaya gider. ancak bekle bekle dakikalar gecmek bilmez.anne elinde bir sürü poşetle dönerken anlarsiniz ki, yol ustunde daha baska bir sürü sey alinmistir.
pazar cikisi ve eve donus de ayri bir teranedir. garip garip sokaklardan gecersiniz. kıcında pantolunu olmayan cingene cocukları koşuşur etrafınızda. yol ustundeki bakkalların astığı koca koca afişlerden cips ve kola promosyonlarını takip edersiniz. mevsim kışsa mutlaka camura batarsiniz. yamuk yumuk evlerin ardina kadar acik kapilarindan yasamlari gozetlersiniz, nasil yaşiyorlar buralarda ya der ve anne şükrü eşliğinde akşam ezanı okurken evinize dönersiniz.