yine biz bunları entrylerimizde yazdık durumu, yine sayısalcılara kapak bırakmalar, yine davasını savunur gözüken çirkinleşmeler ve yine aynı çerçeve içinde bir mevzu. bu yıllardır iki taraf arasında yaşanan bir gerilime dönüşmüş ve anlaşılan kan davasına gidiyora benziyor.
zeka üzerine şu an net cevapları verememekle beraber doğru çözümün 'çoklu zeka kuramı'yla ilintili olduğunu biz zaten 'türklerin iq'su' konusunda yapmıştık. ama burada görünen iq milliyetçiliğine bakılırsa toplumun her konuda kutuplaşmalara itildiği, yesin birbirini diye izlendiği açık.
ne demiş gardner, zeka, zeka testlerinin ölçtüğü şey değildir. yani ben 100 kişiye uyguladığım bi testten en düşük alanları aptal olarak nitelendiremem. o dönemler geçti. buralar dutluktu ve huzurluyduk o zamanlar. şimdi birbirimizi kandırmaca oynuyoruz, şimdi sözelciyi sayısalcıdan ayırdık. analitik düşünme üzerine yapmıyoruz yorumlarımızı. her gün fix 10 geometri sorusu çözen, sudoku manyağı, satrancın aranan adamı olarak toplum içinde değersiz, iki denklemi çözmekten başka işi olmayan psikopat doktor muamelesi görüyoruz. diğer adam malı hamuduyla götürürken biz olasılıkları hesaplıyoruz, çünkü hayatın bizim için biçtiği rolün bu olduğuna inandırıldık.
geldik gerçeklere..
sözelcilerin zeka düzeyi sayısal konularda düşük. ancak sözelde de yüksek değil. bileşkeyi alsan düşük çıkacak ama sözel alanda bakıyorsun. sözelcilerin sayısal dallara karşı bir antipatisi var. sayı görünce korkarlar, geceleri uyumak için kuzu sayamazlar, uykuları daha da kaçar. bunlar gerçek.