satınalma paritesi, eğitimi, kültürü, çevresi, dini, dili, ırkı, coğrafyası ne olursa olsun; istisnasız olarak kadınların en büyük genetik zaafı kendilerini sahip olunacak bir mal gibi sunmaları.
19.yy da başlayan, 20yy yayılan 21yy da tavan yapan, yaşanan kültür-toplum devinimleri kadına özgürlük verdi. bu özgürlük rejiimlerde seçme-seçilme hakkı, oy kullanma, sosyal hayat içinde, ticarette, eğitimde, meslek kariyerinde haklar-işitlikler, yasal ve hukuki açıdan pozittif ayrımcılık-öncelik, kamu aile hukukunda eşit haklar vs vs say say bitmez.
iletişim-bilişim çağında yaşanan kültür geçişleri, popüler kültürün erozyonu, bilginin değerli bir meta olmaktan çıkıp ulaşılabilir, kolay, zahmetsiz olup ucuzlamasıyla değeri düşen bilgi yüzünden insanlar adeta bilgi kirliliği yetersizliği içinde doğrulama yapmadan tercihli bir cehalete yöneliyor.
kadınlar ise kültür coğrafya aile yapısı din dil ırk vb farklılıkları yok sayarak küreselleşen bir dünyada kazandığı hakları ve özgürlüğü sorumsuzluk seviyesinde yaşıyor.
bu özgürlükler içinde öne çıkan ve gözden kaçan en büyük kazanım kadınlar için ne olmuş biliyor musunuz, kadın neyi kazandı fark edebiliyor musunuz?
kendini sahip olunacak değerli bir meta-mal gibi sunarken fiyatı kendisinin belirlemesi hakkını kazandı.
kendisinin ve karşısında ki insanın tek bir derecelendirme kriterine sokuyor. bu da meta (para, mal, mülk, statü) olup ben buna değerim algısının kendisini sahip olunacak mal yerine koyduğunu fark etmiyor. tabi ki sahip olunan mal gibi elde edilen kadın zamanla yıpranan aşınan, kullandıkça eskiyen ve değiştirilmesi gereken eşya, zaman içinde yaşanan bozulmalarla hurdaya çöpe atılacak alet konumuna koyuluyor, etki-tepki.
kadının kazandığı özgürlüğü "fiyatımı ben belirlerim" yaklaşımı olarak ortaya koymasına, tüm bunlara karşı toplum-insanın savunma refleksleri tamamen kadının yol açtığı anlaşmalı evlilik-evlilik sözleşmesi, anlaşmalı boşanmalar vs vs duruma yol açıyor. boşanmalara bakın, evliliklere bakın, tamamen bir ticarethane ortaklığının fesih süreci, hisse payı ve çocuklar boşanmada nafaka kamuflajında birer ticari meta olup kar para getirecek hisse pay konumunda.
avcı toplayıcı toplum zamanında da kadın aynıydı. kim daha iyi daha çok av yakalarsa, avdan kim daha çok daha iyi pay verirse, kendini kim daha iyi korursa onu tercih ediyordu ve kadın kendini sahip olunacak mal gibi sunuyordu.
o zaman ki yaşam coğrafya şartar düşünülürse bu anlaşılabilir, kabul edilebilir ve savunabilir bir durumdur ki; böyle de olmalı. bir erkek kabilenin insan sayısı, bilek gücü, yaşamın devamını düşündüğünde kadın sahip olunacak en değerli maldı.
oysa haklar ve özgürler, yaşamın getirdiği kolaylıklar ile artık kadın bu günümüzde zaafa dönmüş genetik özelliğini terk edeceğine hakları özgürlüklerini "ben sahip olunacak değerli bir malım. benim fiyatım bu" olarak kullanıp neleri kaybettiğini görmüyor ve en acısı da erkeği ne duruma soktuğunu görmeyip, zamanı gelince eskiyen değiştirilmesi gereken veya bozulduğunda atılması gereken bir eşya olarak kendisine davranılmasına yol açtığını görmüyor.
istisnasız, bu kadınlar kız çocuğunu "sen sahip olunacak malsın" erkek çocuğunu da "senin kızlara sahip olacak onu alacak kadar malın paran araban olması lazım" diye yetiştiriyor.