ibretlik hikaye

entry15 galeri
    15.
  1. anne solucan, yavru solucanı delikten çıkarmış, gezdiriyor. işte etrafı, hayatı, tehlikeleri falan öğretiyor. az ilerde duran sarı bir civcivi gösteriyor anne solucan:
    "bu şey, dünyadaki en tehlikeli yaratıktır. tam bir canavardır, acımasız ve yırtıcıdır. onu gördüğünde, mutlaka kaç ve saklan." aynı gezide, karşılarına aslan çıkıyordu. aslan hakkında soru soran yavru solucana annesi:
    "bu hayvan, bu dünyadaki en uysal, en tehlikesiz, en kendi halinde, en sakin hayvanıdır. ondan korkmana hiç gerek yok." diyor.

    kimlik, her daim bizden içeri olana değil, bazen bizden dışarı olana da içkindir. kendi başınalığımızdan ziyade, muhataplarımızın "kim" olduğu ile de belirlenir kimliğimiz.
    (bkz: bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim)

    salt arkadaş ile de değil, düşmanlarımız ile de kimliğimizin hudutları çizilir. korktuklarımız kadar korkuttuklarımız, sevdiklerimiz kadar nefret ettiklerimiz kaçtıklarımız kadar kovaladıklarımız, yakın durduklarımız kadar uzak durduklarımız da yani kabul ettiklerimiz kadar reddettiklerimiz de belirler kimliğimizin sınırlarını. tertemiz bir kağıda çizdiğiniz şekle kimlik diyorsanız, o şeklin işgal ettiği temiz yüzeyin geri kalanına da kimlik demeniz yerindedir. kimlik, ne olduğumuza dair bir beyan olduğu kadar, ne olmadığımıza dair de beyandır.

    tam da bu nedenle, genellikle kimliğimiz ile ilgili arayışlarımızın, mücadelelerimizin, kavgalarımızın, inşalarımızın, yıkımlarımızın ve söylemlerimizin muhatabı kimliğimizden dışarı olanlardır, kimliğimizin hudutları dışında bambaşka kimlikler inşa etmiş olanlardır. kimlik, bir kendi kendinelik halinin değil, göz gözelik halinin ifadesidir. yaralandığımız yeri kimliğimiz belliyorsak, yaralayan birileri vardır diyedir.
    1 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük