biz müslümanız, sözde, ama yaşantımız gayri müslimler gibi. nimet var, şükür yok, kulluk yok. helal az, haram çok. amel az günah çok. sadece dünyayı istiyoruz, ama asıl ahiret için bir gayret yok. sadece dua ile olmaz. olsaydı gazzede 10 bin müslüman ölmezdi. rahatımızı istiyoruz. zalime dur demiyor cihadı terk ediyoruz. medeniyeti ve teknolojiyi, ilmi sahiplenmek yerine batıdan ithal ediyoruz, bunun yerine çağdaşlık adı altında batının bize yutturduğu ne kadar pislik varsa alıp yapıyoruz. biz zannediyoruz ki hayat hep bayram olacak, güllük gülistanlık olacak, hep refah olacak, hiç çile olmayacak, bu dünya, ömür hiç sona ermeyecek, hesap sorulmayacakmış gibi yaşıyoruz.
bir yanda diyoruz ki türkün türkten başka dostu yok, öte yanda ab ye girmeye uğraşıyoruz. halbuki Allah ne diyor: "Sen onların dinlerine uymadıkça yahudiler de hıristiyanlar da senden asla memnun kalmayacaklardır. De ki: “Asıl doğru yol ancak Allah’ın yoludur.” Eğer sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyarsan, bilesin ki artık Allah sana ne dost ne de yardımcı olacaktır. " 2/120. Yahudileri ve hriatiyanları dost edinmeyin diyor, bizim devletin içi cıa ve mossad ajanı kaynıyor. israil'le güvenlik anlaşmaları yapıyoruz. Malatya kürecik üssünü bizi dinlemek için usa ya teslim ediyoruz. NATO'nun içinde yer alıyoruz. yasalarımız onların istediği gibi şekilleniyor. ekonomimiz onların getirdiği adamlara teslim ediliyor. medyamız onların adamlarının istediği şekilde milleti futbolla magazinle dizilerle yarışmalarla uyutuyor. kim 500 milyar ister diye 1 parmak bal çalıyorlar ağzımıza kendimizi kaybediyoruz. halbuki bizden yontulan paranın milyonda biri bile değil o paralar. bizden ayrılmayın, bizi seyretmeye devam edin diyorlar, ha bire öpüşüp sevişiyorlar, hoşumuza gidiyor, salak salak seyrediyoruz, onlar da reklamlardan, ratinglerden, bölümbaşı ücretlerden yolunu buluyor, biz de aptal aptal bakmak kalıyor. uyuşturulmuş vaziyetteyiz. nefsimizin esiri olmuşuz. alışkanlıklarımız ilahımız olmuş. çünkü nefislerimize hoş gelen tüm haramlarla kuşatılmış vaziyetteyiz. serkeşlik had safhada. tok açın halinden anlamaz misali, dünyada olup bitenler bizi çok enterese de etmiyor. öte yanda sıra bize gelecek, bunu görüyoruz, biliyoruz, anlıyoruz, ama kılımızı bile kıpırdatmıyoruz. hiç kimse helale harama dikkat etmediği için bereket ortadan kalktı. yetmiyor. yetmez. fiyatlar arttı. artar. geçim sıkıntısı var. olacak. daha da artacak. çünkü insanlar Allah'tan dinden maneviyattan uzak. herkes dünya gailesini düşünüyor. devlette, millette, iktidarda, muhalefte, dindarıda laiğide hepsi. hepsi herkes aynı.
Amerika'dan korkuyoruz. israil'den korkuyoruz. Avrupa'dan korkuyoruz. ama Allah'tan korkmuyoruz. halbuki cenabı Hakk ne buyuruyor: " içinizden sadece zulmedenlere dokunmakla kalmayacak bir musibetten sakının. bilin ki allahın cezası çok şiddetlidir". yine hadisi şerifte Hz peygamber (s.a.s.) buyuruyorki, "insanlar zalimin zulmünü görürde ona engel olmazsa, allahın onları genel bir azaba uğratması kaçınılmazdır. daha bu cuma söylediler hocalar hutbede bu ayet ve hadisi. biz hala enflasyon derdindeyiz. tepemize bombalar yağacak umurumuzda değil. adam diyorki cihadçılar gitsin savaşsın, ahmak, gavur tepene bombaları bıraktığında sen akmısın karamısın bakmayacak. vuracak öldürecek. ulan sanki biz burda masal anlatıyoruz. olacak bu olacak. ne yani saldırmadılar mı? mavi Marmara gemisi baskınını ne çabuk unuttunuz, 10 insan şehit edildi 56 kişi yaralandı. günlerce hapis işkence kötü muamele de cabası. noldu, ne dedi reis:"bana mı sordunuz giderken" demedi mi? dedi. israil'in zulmünü kabul etti mi? etti. yuttu mu? yuttu. kimsenin gıkı çıktı mı? çıkmadı. reis; o zaman seni dinlemeyen israil, şimdi dinler mi sanıyorsun? diplomasi ancak güçlü olanın silahıdır. aman ağzımızın tadı bozulmasın diye diye savaştan kaçarsak, zalime dur demezsek, o zalimlerin namluları gün gelir bize döner. bu mukadderattır. ama o gün gelince iş işten geçer ...