herkesin yorumuna saygılıyım filmi dün izledim devamlı film izleyen ve kitap okuyan biri olarak filmin sadece konusunun ilgi cekici oldugunu söylemek istiyorum geri kalan hiçbirşey ne bir macera , ne dram , ne trajedi kokuyordu tam üç saat boyun salonda oturan insanların nasıl sıkıldıgını ve bunaldıgını izledim bir ara film bitmeyecekmiş gibi geldi , salondan cıkanlarda benimle aynı görüşteydi ...
filmde hiç akıcılık yoktu , sıradan olaylar vardı hep. ilgi ceken tek sey benjamin'in yasli dogmasıydı , yanlız bir çelişki taspit ettim ilk doğumunda yaşlı bebek olarak dünyaya geldi sonra , gençleşti ve tekrar bebek oldu burada biraz abartmışlar hadi yaşlı dünyaya geldinde bari 1,80 boyunda bir adamı 50 cmlik bebek yapma , bebek olarak doğdu tekrar bebek olarak öldü saçmalıktan başka birşey değil kurgu bozukluğu var neden derseniz bir insan ömrünü tersten yaşıyorsa nasıl neden dünyaya geldiği günde bebek halindeydi bu adam soruyorum sana ey yapımcı dünyaya bebek gelmedimi bu adam ufacık bişeydi yine bebek oldu öküz kadarken, birde o kadar insan var cevresinde bir allahın kuluda demiyor mu oğlum sen günden günde gençleşiyorsun diye yada bebekleşiyorsun diye sormuyor mu bunca yıl boyunca ne yedi ne içti nerde kaldı bu adam kurgu bozuk hoca kurgu bozuk dedim ya başta , paramın ve vaktimin boşa gittiğini düşünüyorum...
bu kadar sıkıcı bir filmin nasil olurda oscar'in en saglam adaylarindan biri olarak gösterildigine anlam veremiyorum , hayatımda ilk defa bir sinemadan film bitmeden çıkmayı düşündüm ama arka sıralarda oldugum ve pek cok kişiyi rahatsız edeceğim için çıkmadım , gerci hoş ben cıksam arkamdan bir sürü insan akın akın dışarı çıkacaktı ya neyse . saatlerce bir insanin siradan ve sikici hayatini izlettirdiler bize , tek fark ise adamın genclesmesiydi hepsi o kadar yoksa dandirik bir film...
ekleme : bu arada bana bir şiiri hatırlatmasada
Yaşamın en tatsız tarafı sona eriş seklidir..
Şüphesiz ki yaşamı tersten yasamak daha güzel,
Hatta mükemmel olurdu.
Nasıl mi ?
Cami'de uyanıyorsunuz. Bir tahta
sandık içersinde, Herkes karsınızda
saf durmuş, iyiliğinize dua ediyor
ve tüm haklar helal edilmiş
vaziyette.tabuttan doğruluyorsunuz, yaşlı,
Olgun ve ağırbaşlı olarak.
Herkes etrafınızda, büyük bir
itibar, iltifatlar, çocuklar torunlar hepsi
Hazır.arabanıza kurulup evinize gidiyorsunuz.
Doğar doğmaz devlet size
maaş bağlıyor, aylık veya üç ayda bir maaşınızı
alıyorsunuz. Ne güzel, hazır maaş, hazır ev....
Altmışlı yaslara kadar hersek garanti, huzur
içinde yaşıyorsunuz. Sağlığınız gittikçe düzeliyor,
kaslar güçleniyor, kuvvetleniyorsunuz. Bir gün
çalışmak istiyorsunuz ve ise ilk başladığınız gün
size hoş geldin hediyesi olarak bir plaket ve altın
kol saati veriyor patronunuz.. Ve genel müdürlük
veya bunun gibi yüksek bir makamdan tecrübeli bir
insan olarak ise başlıyorsunuz. Herkes karsınızda
el pençe divan...vücudunuzda da bazı hoşa giden hareketler
de başlıyor. Gittikçe zayıflıyor forma giriyorsunuz.
Diğer hormonal aktiviteler artıyor,
fevkalade.....aman ne güzel günler başlıyor...
Derken bir gün patron size artık üniversiteye
gitsen daha iyi olur diyor. Bu arada babanız ortaya
çıkmış, "fazla çalıştın" diyor "artık eve dön, isi
bırak, okumaya basla, harçlığın benden olsun..." keyfe
bakar misiniz ?
Okuduğunuz dersler gittikçe kolaylaşıyor. Ekmek elden,
su gölden bir dönem başlıyor. Partiler, diskotekler,
kızların sayısı artıyor. Derken Anne ve babanız sizi
götürüp getirmeye başlıyor, araba kullanma derdi de yok
artık....
Günün birinde sizi okuldan da alıyorlar, "evde otur,
keyfine bak, oyuncaklarınla oyna" Diyorlar..
Mamanız ağzınıza veriliyor, zaman zaman altınızı
bile Temizliyorlar, hatta bu durum alışkanlık yaratıyor
ve hiç tuvalet kullanmamaya başlıyorsunuz.
Derken anneniz bir gün size süt verme
kararını alıyor ve başka bir keyifli dönem başlıyor.
Mama artık her yerde, her an ve en taze şeklinde
hazır. Bir gün karanlık ilik ve sıcak bir ortama
giriyorsunuz. Beslenmek için ağzınızı açmaya
dahi gerek yok, bir kordondan besleniyor,
sıcacık, yumuşacık, gürültü ve patırtısız bir
ortamda yasıyorsunuz.
Küçülüyor, küçülüyor, ufacık bir
hücre halini alıyorsunuz.
Ve günün birinde müthiş bir
Olayla hayatiniz bitiyor...
ee artık bende can yücel şiiri yazdım bana oy verin yani...