daha önceleri de yazmıştım. çocukluk ergenlik yıllarım gayri müslim-türk olmayan komşularım arasında geçmişti. o zamanlarda çamaşır kurutma makinesi yoktu. benim garipsediğim ve "bu gavurlar hiç yıkanmıyor mu?" diye kendi kendime soru sormama neden olan ise bu insanlar bir tane külot, sütyen, bornoz, hamam avlusu balkona asmazdı, sancak gibi sallandırmazdı.
başı ıslak dışarı çıkma uyarısı üşütüp hasta olma diye değil de edep, haya, ar, utanma duygusundan yapılırdı. sokakta bir şey yeme demeleri yediklerin yarasın, ekmek ufağı yiyecek yerlere düşer değil de birinin canı çeker diye yapılırdı.
evimize misafir gelince yatak odası kitlenirdi. banyo'da olan kirli veya temiz havalanması için kuruması için asılmış iç çamaşırı banyo havlusu bornoz vs giyecekler alınır yatak odasına konurdu ki görünmesin. yemek saatinde misafirliğe gidilmezdi vs vs vs.
banyo ile tuvaletin ayrı olması abdest alınıyor, tuvalet de abdest alınmaz, temizlik vs gerekçeleri için değil de banyonuz ve yatak odanız sizin mahreminiz (bornoz banyo havlusu iç çamaşırı kurutma vb) olduğu içindi.
o zamanlar başında ki 1 metrelik bezin veya kıçında ki mini eteğin bir değeri anlamı yoktu. seni insan yapan, müslüman yapan, ar, haya, edep, utanma duygusu, namuslu yapan şey başında ki 1 metrelik bez parçası veya kıçında ki mini etek değil de seni insan yapan şey davranışındı.
nereden nereye geldik? son 30 yılda toplumda yaşanan bu yozlaşma çürümeyi insanlık tarihinde hiç bir toplum yaşamamıştır.