Kuşkusuz insan olarak eylem yerine edimi sözce yerine getirmeyi severiz. Ahlak, hoşgörü, empati, anlayış gösterme, özgürlük adını verdiğimiz şeylerin çoğunda eylem yoktur, sadece edim, altında toplandığı başlık olarak dile getirilir.
Teşekkür ederim deriz ama minnet gösteren hiçbir eylem yoktur. Şu azınlık, bu gurup, o inanç mensuplarının özgürlüğünü destekleriz ama özgürleştirmediğimiz gibi lehte yine müdahale etmiş oluruz. Özür dileriz ama ortada yanlıştan pişman olmayı yan-eylem ya da amaç olarak gösteren hiçbir eylem yoktur. Empatiye taparız ama yerine koyduğumuz hiç kimseye, kendimize geri geldiğimizde acıma sesi çıkarma dışında bir şey yapmayız.
Söyleyerek yapmış olmak fiilen yapılmayanı resmen yapmış olmak sayılır. bugün hümanizm, özgürlükçülük, modernlik vs... Bundan başka bir şey değildir. Özne olmada imkan ve iradesi sürekli olan eyleyici, "şunu yapıyorum, yaparım" diyerek ötekilerin de zaten aynı güce sahip olmasından hareketlr bir imaj eylem dünyası yaratır. Diye düşünüyor ağzı bozuk karpuz satıcısı ama kışın seyyar eczacı olan abi.