"insan
eşref-i mahlûkattır derdi babam
bu sözün sözler içinde bir yeri vardı
ama bir eylül günü bilek damarlarımı kestiğim zaman
bu söz asıl anlamını kavradı" diyen.
Gâh bir Ahmet Kaya şarkısıyım,
" siz benim neden kaçtığımı nereden bileceksiniz?" diyen.
Gâh bir Neşet Ertaş türküsüyüm,
" insandan doğanlar insan olurlar, hayvandan doğanlar hayvan olurlar" diyen.
Trakya'da ayçiçek tarlaları ardındaki mavi denizim, egede bir türküyüm adım çakıcı.
Bir yılmaz Güney filmiyim, yol'um, duvar'ım, Umut'um...
Gâh bu ülkeden ve insanlarından nefret ederim, gâh çok severim.
Kaz dağlarında Hasan boğuldu'yum, dersim dağlarında cemo, ege'de Çakırcalı efeyim, rumeli'de debreli hasan. Abdi ağalara karşı ince memed'im.
Bir Attilâ ilhan şiiriyim, " ben sana mecburum", " ne kadınlar sevdim zaten yoktular" diyen,
Bir nuri Bilge Ceylan filmiyim, üç maymunum, bir zamanlar anadolu'dayım, kış uykusuyum.
Sartre'ım, camus'uym varoluşumu sorgularım.
Ömer Hayyam gibi bir elde kadehim bir elde kur'an'ım. Nesimi gibi gâh giderim medreseye ders okurum hak için. Gâh giderim meyhaneye dem çekerim aşk için...