bir uykusuzun sizofrenik gerilim hikayesi. orta dozda halusinojen, maddesel cinsellik ve agresif bir sabah icerir, lutfen cocuklarin erisemeyecegi yerde ve oda sicakliginda saklayiniz.
***
hava siyahtan maviye dogru degisirken burnumu kasindiran saclarimi farkedip ayildigimi hissediyorum. yanmasina ve bulanik gormeme ragmen gozlerimi acmakta israr ediyorum. iyiki acmisim. karsimda sevgilim duruyor, cok sanatsal bir ifadesi var, bir resim karesinden farksiz. guzel bir filmden alinmis harika bir kare. izlerken ve icip koklarken sizmisim. ama o da ne! kollarimda bir baskasi var! kahretsin, ben ne yaptim? o karsimda dururken ben onu yastigimla aldattim. ama ne zaman geldi yanima? tabi ya! bana viski teklif eden de yastigimdi zaten. peki ben ne yaptim? biraz ac gozluluk, biraz da ozlem ve duygu karisinca araya ikisini de yanimda istedim. cennet resmen, iki askim da yanimda, onumde, biri en icte, biri bana sarilmis ben de ona sarilmisim, en dis kabuk da yine ben hepsini bir defa daha sarmisim.. haha, ne pozisyon ama!
ben etrafima bilinci yavas yavas yerine gelen ve ruya dunyasindan kopmaya calisan biri olarak bakarken viski sisesi de ayni guzellikte suratima bakip siritiyordu. butun bu tezgahin aslinda onun basinin altindan ciktigini dusunmemi istiyor gibi bir gulumsemeydi. bu gulumsemeyi bir yerden hatirliyorum ben. caminin tekinde musalla tasina yattigimda ben de ayni viski sisesinin bana guldugu sekilde gulmustum; olmayan bir tanriyi ben zaten olmusum ne yapayim daha baska der gibi yapmak icin.
perdenin arasindan sizip odamin cesitli yerlerini ele gecirmeye calisan isiga karsilik ayak ve bacaklarimla savas ilan ettim. bu durumdan en cok etkilenen ise duvar oldu. o nasil etkilenmek oyle, bildigin sapitti ve bana bacak gosterisi yapmaya basladi.
sacmaladigimi dusunup avuclarimla cizgi filmlerdeki gibi gozlerimi ovusturdugumda elimin dokusunun bir surungen derisini andirdigini farkettim. fakat parmagimi kesip yenisinin cikmasini dusunecek kadar aptal olmadigimi bildigimden dolayi soguk bir vedalasma yaparak bakislarimi ellerimden ayirdim, ve ilk hedefinin gozumun oldugu aydinliga karsi cevirdim. bir tilki gibi karanlik ormanda kafama gore takilirken avci tufeginin fenerine rastlamak ve o isikla goz goze gelmek, deyim yerindeyse gote gelmek tam da o ani tanimlayan bir sozcuk olur.
lanet olsun ki alti yuz yirmi kusur dakika suren karanlik, gunahlarindan arinmak icin aydinligin huzuruna cikmaya karar vermis. her gun aynisini yapmaktan bikmadi. ustelik gittikce gunah saatini azaltirken iyilik saatini arttiriyor, ve beni yavastan delirme noktasina itiritiyor. yetmiyormus gibi kapinin altindan giren ruzgar, rahatsiz etme kat sayisi oldukca yuksek ama bir o kadar da atmosferik ses cikararak yanima geliyor, sirtimi oksamaya basliyor. ben de sevgilimi ve yastigimi sariyorum usumesinler diye. tek gozum acik gibiden kapali moduna geciyor, o sirada tekrar viski sisesine takiliyorum. bana goz kirpiyor demeyi cok isterdim ama daha kapagini dahi acmadigimi fark ediyorum kendisinin. vay be, olaya gel! buzlara kesinlikle viski bulasmamis, onu suclayamiyorum. iki adet buzu ilerleyen saatlerde benim oldugunu ogrendigim bardagin icerisinde olu olarak buluyorum. suc aleti ise yabanci degil, bir adet corba kasigi.
eurika! katili buldum, katili buldum! bana bir uyku getirin hemen..