heralde yüzden fazla otelde kaldım, En dandiğinden en lüksüne kadar.
Benim için en önemli özellik temiz olması ve öyle hissettirmesi. temizliğe çok dikkat edilmeyen lüks bi otelde kalmaktansa tertemiz bi 3 yıldızlı otelde kalmayı yeğlerim.
ikinci en önemli şey odanın kasvetli/boğucu olmaması. Özellikle uzun süre kalacaksanız odanın renginden cephesine, aldığı ışığa kadar önemli. 15 günden fazla aynı odada kalma niyetiniz varsa bu çok çok önemli.
üçüncü olarak kahvaltı kalitesini sayabiliriz. otellerin ortak özelliği kahvaltının genellikle kötü olmasıdır. Hele açık büfeyse yüzde 90 kötüdür zaten. en iyi kahvaltıyı, az çalışanı olan, zincir olmayan koru otellerde yersiniz.
oda konsepti olarak gördüğüm en iyi otellerden biri, radisson blu’ydu, diyebilirim. ortalama bi odası yeterince lükstür ama lüzumsuz şatafat, patlayan duvar renkleri yoktur. En iyi oda, girdiğinizde kafanızı sakin hissedeceğiniz odadır. Mesela, hilton’un odaları bu açıdan basbayağı kötüdür. Yatakta 10 yastık, kalın yatak örtüleri, abuk renklerde berjerler, perdeler, lüzumsuz renk cümbüşü tablolar vs. Dikkat dağıtır. banyo malzemeleri vs iyidir ama.
aşırı turistik otellerde yemek kötüdür. Çeşit çoktur ama yemekler lezzetsizdir. Max 4-5 çeşit sıcak yemek, birkaç çeşit salata ve garnitür sunan ortalama otellerin yemeği çok daha iyidir.
tarihi ahşap otelleri tercih edecekseniz, klima sistemi çok önemli. Bunların çoğunda sıcaktan bunalabilir yahut soğuktan uyayamayabilirsiniz. Sigara içmek yasaktır. zeminde yürüdükçe gıcırtı sesi olur. odaları küçüktür. Pek öyle tarihi bir hava da hissetmezsiniz. Hayatınızda Hiç köy evi, kuzine, kandil, yüklük, şömine, folklorik bok püsür görmemiş biriyseniz deneyebilirsiniz. bunlar da aslına uygun değildir ama bilmeyen için otantiktir. Bu tip oteller size başka bir şey sunmaz ama lüzumsuz pahalıdır, bir de burunlarından kıl aldırmazlar. illa kalacaksanız kamunun işlettiklerini tercih edin, hiç değilse fiyatı makul olur.