apartmanda çırılçıplak mahsur kalan adam

entry8 galeri
    1.
  1. Benim. anlatayım.
    her şey istanbul'a meydan okuduğum o gün başladı.

    (buraya derin bir flashback yaparken çıkarılan "hıhm! hey gidi!" sesi ve uzaklara dalma gülüşü gelecek)
    ...
    bir gün işten çıktım.
    gene bir şeylere söve söve servise atladım. serviste iki şeyin hayalini kurdum.

    1-) eve gider gitmez hayvan gibi geğirecem. hayvan geğirir mi? geğirir. hatta öküzlerin geğirmesi doğayı rafineriler kadar kirletiyormuş. (öyleymiş, mehmet barlas'ın yalancısıyım.1 2) ayrıca türk gastroenteroloji derneği başkanı da "geğirmeler en çok iyi kalpli insanlarda görülür" diyor. kaynak


    şaka şaka:
    https://www.haberturk.com...6339-gegirmenin-nedenleri

    hem geğirmeyeyim de ödüm mü kopsun! (vallaha lan ödü kopuyormuş insanın.)
    geğirecem. minibüste birkaç küçük attım, bunlar ufak iyilikler. asıl bombayı eve gidince patlatacam. hedefim: https://youtu.be/uCDeYTtk_WA

    2-) şöyle sımsıcak suda güzel bi duş alacam. her tarafım kaşınıyor.

    eve girdim.
    "brrrööğk!" diye evi bi inlettim. iğrencim. bazen kendimden tiksiniyorum. irkildim. elimi burnuma götürdüm. çıkan nesneyi rastgele salladım. bunu yaparken baya bir vakit kaybettim. böyle iğrençliklerim vardır, mesela her sabah kardeşimi ayağımı burnuna dayayarak uyandırırım(kardeşim ayaklardan nefret eder, ama bunun sebebi üzerinde pek durmadım). "bu sümükler nereye gidiyor acaba ya" diye düşünürken her gün attığım sümükleri aramaya başladım. bu beyhude çabadan da vazgeçip üzerimdekileri "ıhm-fff-pfff" nidalarıyla çıkarmaya başladım... bir hayvan olmadığıma bir kez daha üzüldüm. bu tür rutinleri hiç sevmem. elimde olsa hayvanat bahçesini andıran bir evde çıplak yaşardım. hatta elimde olsa dedemin sikini kopartırdım. hayvanları severim. sevmenin ötesinde onlara özenirim. ama sivrisi(k)en hariç. günlük işler sıkıcı, gereksiz uzun. zaman kaybı. mesela alışveriş de öyle. üzerimdekileri olabildiğince hızlı çıkarmaya çabaladım. acayip de bi kaşıntı tuttu. kaşıntıma sövdüm. pantolonu gömleği falan ıkına ıkına çıkardıktan sonra çığlık ata ata banyoya yardırdım. (ara sıra böyle çığlıklar atarım. aslında küçüklükten kalma bir alışkanlık: babam kartal arabamızda yolda giderken "hadi bağıralım" derdi, sonra da ben ince sesimle babam kalın sesiyle "aaaaaaaa" diye bağırırdık.)

    banyoya geçtim. suyu açtım. sıcak tarafa getirdim. su, bırak sıcak akmayı, ılımıyordu bile. buz gibiydi.

    "hay allah, vanayı açmayı unuttuk!"

    bazen acayip salaklaşırım. aşırı salak kararlar verdiğim eylemler, genelde kendimi en akıllı hissettiğim zamanlara rastlar. sizi temin ederim olanlar en fazla iki saniye içerisinde gerçekleşti. tamamen otomatik. refleks olarak. yemin ederim bak. dedim ya rutinler beni sıkıyor. hani bi de akıllıyım ya, "ulan" dedim "kim giyinecek iki saat şimdi, vana kapının hemen dibinde zaten". kapıyı araladım. sağa sola bakındım. yalnızca 2 saniyede vanayı açıp dikize bakmadan gaza basacaktım. harika plan. lakin söz konusu ben olunca kurduğum bu harika plana ufak süprizler eklemeyi de ihmal etmeyecektim tabi ki. örneğin işe gidiyorken yaptığım gibi tamamen refleks olarak kapıyı "çaaat" diye kendi yüzüme kapatmak gibi. (buraya şöyle küfürler gelecek)

    işte "hayata dair gülümseten bir detay" yavaş yavaş "hay kaynanamı eşşekler siksin dedirten detaylar"a doğru evriliyordu sayemde. üşengeçlik kümesiyle gerizekalılık kümesinin kesişiminin bir elemanı vardı o saatten sonra: ben.

    anlayamazsınız. o "çıkırt" sesi, motorun yaptığı dalga, köpürtmesi hüü :'(

    resmen sağanak yağmura şemsiyesiz yakalanmıştım ve görünen o ki ortada bir şemsiyeci de yoktu.

    kamillikler listeme bakıyorum:

    ...32654538758534536909327805-) spor salonunda muhabbet açmak için bir kıza "hayırlı sporlar" demek... kızın kahkaha atması... karşı caminin imamı olmadığıma inandıramamak... (allah belamı versin)
    ...32654538758534536909327806-) apartmanda çırılçıplak kalmak. (verdi)

    şu dakika karar verdim: ben bir çengelköy hıyarıyım. evet, öyleyim. ve şu an bunu kesinlikle ispat edebilirim.

    koşuyorum, anlamsızca koşuyorum. ve işin ilginç tarafı hiçbir yere gitmiyorum. telaş içinde ileri geri yapıyorum. pıtı pıtı pıtı sürekli bir ayak sesi var. fındık yiyen sincap gibiyim. ya bunu şöyle anlatayım size: kabeye girmeye çalışırken çırılçıplak kalan adamın çaresizliğini düşünün. heh işte öyleyim. bi aşağı bakıyorum, bi yukarı bakıyorum. n'aptığım belli değil. tek çare var: kimsecikler gelmeden bodrum katına inip akşama kadar annemi eve dönmesini beklemek. merdivenlerden inmeye başladım. iniyorum ama nasıl! her an biri "sapıııık" diye bağıracak diye ödüm kopuyor. açıklayamazsın ki ne diyeceksin? hani dolmuşlar giderken dolmuş tam durmaz da artık bunun duracağı yok deyip mecbur kendini aşağı atarsın ya. ben de "ya allah!" deyip artık üçer beşer atlıyorum merdivenleri. bırak birisinin karşıma çıkma ihtimalini, beşinci kata çıkacak olan birisinin ayak seslerini duysam ta zemin kattan(kedi sesi dahil) o dakika indiğim gibi yukarı ok gibi fırlarım. öyle bir göt korkusu. hadi yukarı fişek hızıyla basamakları altışar altışar dal taşak çıkmaya başladım diyelim, tam o sırada yukarıdan bir kapı sesi gelirse büyük sıçtık. "allaaah'ım, i did my best" diyerek secdeye kapanacaktık artık mecbur napacan? bari secdede öleyim, şehit sevabı alırız.

    neyse, kazasız belasız bodruma inebildim. karanlık. her ne kadar düşük bir ihtimal de olsa buraya gelinmesi ihtimali de beni içten içe ürkütüyordu aslında ama buraya pek girmek istemiyorum. beklemeye başladım. kulağım sürekli kapıdan girip çıkanlarda. gizliden dikizliyorum. annemse seslenecem. bekle allah bekle. bekle allah bekle. hay böyle günün. o gün o bodrum'da tövbe ettim ben. hayvanlara özenmeyeceğime, insan olacağıma yemin ettim. işte o günden beri insan olmaya karar verdim. kibar, nazik bir insan. hayır, allah korusun annem yerine başka birine seslensem kadın felç geçirir.

    annem geldi. kısık sesle ve heyecanla zemin kata doğru elimi megafon yaparak "annee! annee!" diye seslendim. duyuyor ama bakmıyordu. tabi, sonuçta niye birisi bodrumdan anne diye seslensin dimi?

    "anne! benim ben! bodrumdayım, bak!"

    geldi. şok geçirdi.
    "paltonu çıkar" dedim. öyle bakıyo kadın.
    istemsizce çıkardı. aldım. giyindim. çaresizce annemin koluna girdim. merdivenleri ağlaya ağlaya çıktım. eve girerken vanayı açmayı ihmal etmedim.

    o günden sonra acizliğimi kabullenip istanbul'a beraberlik teklif ettim.

    "seni yenicem çorum!"
    0 ...