Kitabın tanıtım yazısından;
"Türkmenlerin kurduğu Osmanlı Devleti sayesinde islamiyet Balkanlara ve Kafkaslara taştı.
Balkanlarda Türklük etnik bir özellik olmaktan çıkıp Müslümanlıkla eş anlamlı olarak kullanılır oldu. Aynı
şekilde Hindistan’da da islamlık, dini buraya getiren Türklere nispetle Türklük ile eşit anıldı ve yeni
Müslümanlara Turuşka denildi.
Görülüyor ki, bir türlü dillerden düşmeyen kılıç zoruyla Müslüman olmak iddiası, aslında büsbütün
kurgudan ibarettir ve Türkler ile islamlığı birbirine yakıştırmamaktan kaynaklanmaktadır. Hatta Türklükten
uzaklaşma gibi garip iddialar ileri sürmektedirler. Hâlbuki Türklerin islam ile müşerref olması onlara yeni
bir dinamizm kazandırdı. Gazneli Mahmutlar, Alparslanlar, Süleyman Şah, Osman Gaziler, Kılıç Arslanlar,
Fatihler, Kanuniler sadece bir Türk hakanı olmakla kalmadılar. islam’ın sesini en uzak diyarlara
kadar taşıdılar. Hoca Ahmet Yeseviler, Sarı Saltuklular, Gül Babalar, Hacı Bektaş Veliler, Yunus Emreler
ise din uğruna çilelerini doldurup bıkmadan usanmadan Allah kelamını anlattılar. Türklerin sayesinde
Kafkaslarda, Balkanlarda islamiyet yayılma imkânı buldu. Asya’nın bu kadim ahalisi, Türkler, islam
coğrafyasının genellikle hakimi; dini müesseselerin hadimi oldular. Kanlarını bu yolda, canlarını bu uğurda
harcamaktan hiçbir zaman geri durmadılar. Zorda kalınca yeni dinin gücüne sığındılar Tıpkı Alparslan’ın
Malazgirt Savaşı’nda söylediği gibi: ‘Ya Rabbi! Sana tevekkül ediyor, azametin karşısında yüzümü yere
sürüyor ve senin uğrunda cihad ediyorum. Ya Rabbi! Niyetim halistir. Bana yardım et; sözlerimde hilaf
varsa beni kahret’ diye dua ettiler. Son olarak Yazar kitabında derin bir kaynakçaya ve dizine de yer
vermiştir. Bu kitap Türk islam Tarihi çalışacaklar için müthiş bir el kitabıdır okunması tavsiye edilir."