Demin neşetten yazımı kışa çevirdin çalıyordu da kendi kendime neden bunun aksi bir parça bilmiyorum ki diye hayıflandım. Çünkü kışımı yaza çevirdin sevgili feride.
Dün sabah gördüm. Saçlarını yeni boyatmıştı. Pek de yakışmış yeni rengi sanki gülümsemen yansımış saçlarına dedim. Gülümsedi hep o utangaç haliyle.
- akşam saat kaçta alayım seni ? Yemek yapacağız di mi bana gelip ?
- 19.00 iyi dedi. Ok dedim. iki elim kanda olsa geleceğim..
Bu akşam eve gelip üstümü değiştirince fark ettim ki aslında bütün gece saçı göğsümde uyumuşum. Bir saç teli kalmış tam da kalbimin orasında. Demek ki bir ara uyuyakaldığımız zaman başı göğsümde iken kalmış o tel diye düşünürken mutlu oldum.
Ne basitmiş mutlu olmak.
Aslında yemek yapmıyoruz. Daha doğrusu o yapıyor ben izliyorum. ilk gelişinin akşamında olsa gerek ona ;
- lütfen otur ben hallederim misafirsin demiştim. O da bana ;
- olur mu öyle şey ben seni seviyorum. Burası benim de evim demişti. Sanırım o an içimde havai fişekler patlamıştı. O andan beridir ben mutfakta yardım istemesi haricinde pek de karışmıyorum. Eve gelince ben sadece rakı ayarlamalarını yapıyorum. O hemen girişiyor bir şeylere. Meyve, meze.. hepsi sevgiyle ve hızlıca yapılan şeyler. Ne de olsa zamanımız kısıtlı hayatta. Birbirini yaşamak varken uzak durmak neden ?
Şimdi 5 gün göremeyecek olmamın tek tesellisi sevgili evlatları ve ablası ile ufak bir tatile çıkıyor olması. O da teselli olsun diye işte. Yoksa 5 gün seni çok özleyeceğim.
Ben de seni çok özleyeceğim dedi. Her sabah kokun ruhumda uyanacağım, emin ol dedi.
Öyle olacağına eminim Feride. Çünkü hayatımın en uzun 5 gününü geçirmek zorunda kalacağım senin sayende.
Dün bir ara kalbim çok hızlı atarken bakıştığımız bir an hem de eli tam kalbimin üstünde iken işte o an benim tüm ömrüm boyunca olmak istediğim tek yerde idim sanırım.
Çok özleyeceğim seni. Hele ki sen gidince dünyanın öbür ucuna, söz verdim geleceğim. Kimler için ne yollar gittim. Kıtalar mı durduracak sanki beni sanıyorsun ?