hayatımın bir dönemini karartan özdemir asaf cümlesi. sanırım süper baba'daydı, toprak sergen ile sevinç erbulak'ın yakınlaşmalarını izliyoruz bir bölümde. ben de kızlara karşı yeni bir düstur arıyorum sanırım o aralar. toprak sergen pat diye yapıştırdı bu cümleyi sevinç erbulak onu bir yerlerde ararken: sen bana bakma ben senin baktığın yönde olurum...
kızda yelkenler fora. tamam dedim yalnis, düsturun budur, sonra bir soruşturma, özdemir asaf çıktı yazarı. bir solukta okudum yazdıklarını, özdemir asaf ne yazmışsa o'yum yani, kızlara karşı sürekli bir ilgi, fedakarlık, onların baktığı yönlere koşup bu cümleyi söylemeye çalışıyorum, kan ter içindeyim koşturmaktan. öylesine kaptırdım ki kendimi özdemir asaf'a, tüm renklerden hızlı kirleniyor diye beyaz bile giymiyorum.
yaz kış ceketle dolaşıyorum o zamanlar, lavinia falan yok ama ayşe'lere fatma'lara söylüyorum bunu:
sana gitme demeyeceğim,
üşüyorsun ceketimi al.
günün en güzel saatleri bunlar.
yanımda kal.
neyse ben gayet fedakar, gayet ilgili halimle devam diyorum kızlarla ilişkilerime ama sanki birşeyler yalnış * gidiyor. takıldığım bütün kızlar, onlarla ilgilenmeyen arkadaşlarımla çıkmaya başlıyor.
tak bi soruşturma daha, benim özdemir asaf, Halit Özdemir Arun çıkıyor. ulen diyorum işte bu yüzden.
nasıl mutsuzum anlatamam, biri lazım bana, beni kurtaracak biri. kitap raflarının önünden geçerken bir kitap görüyorum, içime gir ama sigaranı söndürme . evet cezmi ersöz'le karşılaşan her ergen gibi bütün kitaplarını okuyorum bir solukta.
gerçekliğini yitirmiş hayaletler için ölmek gereksiz bir eylemdir diyorum sıksık. kızlar yeniden etrafımda, nasıl mutsuzum anlatamam daha doğrusu sürekli mutsuz numarası yapıyorum halbuki kelebekler uçuşuyor etrafta ama sürekli onlara içimdeki kilitli demir kapı'dan, gizli bahçemden bahsediyorum. ne ekmeğini yemişim bu adamın şimdi hatırlıyorum.
peşin edit: for my wife, life : şu ekmeğini yemişim cümlesi başıma iş açacak gibi duruyor ya neyse.