fakirler umurumda bile değil dönemi

entry30 galeri
    16.
  1. Konuyla alakalı bir yazı var ve enteresan. Yani günümüzün bu en önemli ve derin mevzusunu irdeliyor. Seçim tahminleri yapanlardan (ismini hatırlamıyorum) bir zatı muhterem şöyle demişti. Vakti zamanında Akp ye oy verip daha sonra bir şekilde zengin olan zümre lüks imkanlara kavuşunca tercihini başka partilerden yana kullanıyor. Çok çarpıcı bir tespit. Aslında bir nevi gelir dağılımındaki adaletsizliğin temel göstergesi. insan zenginleşince bölüşmek istemiyor. Bu hangi inanca yada siyasi görüşe mensup olduğu farketmeyen bir durum ve sosyolojik bir olgu. Tıpkı aristo nun 2300 yıl önce söylediği o materyalist düşüncenin özeti mahiyetindeki sözü hatırlatıyor.

    "Zayıflar her zaman adalet ve eşitlik isterler. Güçlülerse bunların hiçbirini önemsemez."

    Bu fikir ve bu fikriyata sahip insanlar oldukça ülkelerin refah seviyesi yükselip zenginleşseler bile toplum katmanlarındaki uçurumun hiç değişmeyeceği anlamını taşıyor. Günümüzde de böyle değil mi? Sadece akp değil yerine kim gelirse gelsin aslında düzen hep aynı kalacak. Garibanlar hep sadece umut bağlayıp sonuçta hayal kırıklığıyla kala kalacaklar. Sebebi de şu: insan ne kadar dünyevi olursa o derece menfaatperest ve zalim oluyor. istisnalar kaideyi bozmaz. Eskiler şöyle derdi: ahir zamanda 3 tencere kaynayacak. Sağ ve sol tencereler dolu olacak. Ortadaki tencere boş. O sağ ve soldaki 2 tencere zenginlere ait olacak. Zenginler kendi aralarında alışveriş yapacak. Ortadaki boş tencereye sahip fakirler ise fakru zaruret içerisinde kıvranıp o imkanlardan asla faydalanamadan yaşayacak. Ezcümle sözün özü şu: fakirin kazanı hep boş hep boş..

    ---spoiler---
    Zayıflar her zaman adalet ve eşitlik ister

    Fevzi Öztürk
    01/08/2010 Pazar

    "Zayıflar her zaman adalet ve eşitlik isterler. Güçlülerse bunların hiçbirini önemsemez." Aristo''nun 2300 yıl önce söylediği rivayet edilen bu denklem, "Asr-ı Saadet''te" kesintiye uğradıktan sonra, bugün de geçerliliğini korumakta…

    Dünyanın her yerinde geçerli olan bu denklem maalesef ülkemizde de geçerli.

    Toplumun geniş kesimleri yıllardır adaletsiz gelir dağılımından şikâyetçi olurken, üst katmanda bulunan dar ve zengin bir zümre daha da palazlanmanın derdinde.

    Gelir dağılımında adaletsizliğin yüksek olduğu ülkeler grubu içinde yer alan Türkiye''de, bu yapının kısa vadede değişmesi de, mevcutla pek mümkün gözükmemekte.

    Toplam geliri nüfus sayısına bölerek ortaya çıkan kişi başı gelir rakamları, gerek dünyada gerekse Türkiye''de zenginle yoksul arasındaki büyük uçurumları gizlemeye devam ediyor.

    Sosyal piramidin en altındaki geniş kitlelerle, piramidin ucundaki az sayıdaki zümreler arasındaki gelir dağılımındaki fark, yıllar geçtikçe artıyor.

    Türkiye istatistik Kurumu''nun (TÜiK) "2008 Gelir ve Yaşam Koşulları" araştırmasına göre, Türkiye''de en yoksul yüzde 20 ile en zengin yüzde 20 arasındaki gelir farkı, 2008 yılında da bir önceki yılda olduğu gibi, 8,1 kat olarak açıklandı.

    Yıllık ortalama 19 bin 559 TL kazanan en üst gelir grubunda bulunan yüzde 20''lik grup, toplam gelirin yüzde 46,7''sını alırken, yıllık ortalama 2 bin 426 TL kazanan en düşük gelir grubunda bulunan yüzde 20''lik grubun gelirden aldığı pay yüzde 5,8 düzeyinde.

    Ayrıca, TÜiK''in aynı araştırmasında; Türkiye nüfusunun yüzde 16,7''sinin yoksulluk riski altında olduğu açıklandı.

    Bu rakamlar toplumu beşe bölerek bulunan, yani yüzde 20''lik dilimler itibariyle elde edilen rakamlardır. istatistik açıdan çok zor olmakla birlikte, eğer bu hesaplama daha küçük dilimler itibariyle yapılırsa aradaki fark çok ama çok daha yüksek çıkacaktır.

    Hülasa, nüfusu beş dilime bölerek yapılan bu hesaplama gerçek gelir dağılım uçurumunu tam olarak yansıtmamaktadır…

    En zengin yüzde 5''lik kesimle en fakir yüzde 5''lik kesim arasında yapılacak bir araştırmada, gelirden alınan pay 50 kat çıkarsa şaşırtıcı olmayacaktır…

    Dünyadan bir cüz olan Türkiye''de de maalesef yoksulluğun kaderi değişmiyor, değişemiyor...

    Peki, çözüm nedir.

    Çözüm, zihniyet değişimde yatmaktadır.

    Yazının girişinde Aristo''dan alıntı yaptığımız sözden, toplumların en alt gelir grubunda bulunan zayıfların, güçlülere göre daha adalet ve eşitlik sevdalısı olduğu anlaşılmamalıdır. Sadece, ezilen taraf zayıflar olduğu için, onlar bu dünyada adalet ve eşitliği isterler. Roller değişince de, güçlü olarak, statükoyu korumak için sessiz kalırlar…

    Eğer temel paradigmada, zihniyette değişiklik olmazsa, zayıfların güçlenmesi bile toplumdaki adaletsizliği gideremez…

    https://www.yenisafak.com...let-ve-eitlik-ister-23393

    ---spoiler---
    2 ...